Akhanim, nefsi insan tabiatında kötü olarak görülen huy, davranış ve eğilimlerin kaynağı olarak tanımladı. Ayrıca, nefisin her zaman kötülüğü emrettiğini belirterek, "Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis daima kötülüğü emredicidir." ayetine atıfta bulundu.
Artvin İl Vaizi Şevket Akhanim, nefisin temel olarak iki özelliği olduğunu vurgulayarak bunların şehvet ve öfke olduğunu söyledi. Ancak bu özelliklerin mutlak anlamda kötü olmadığını aksine insan hayatının devamı için gerekli enerjiler olduğunu ifade etti. Şehvetin, yeme içme, mal mülk biriktirme ve cinsellik gibi farklı çeşitlere sahip olduğunu belirten Akhanim, "İnsanda yeme içme şehveti olmasa, hayatını devam ettirmesi mümkün değildir. Aynı şekilde neslin devamını sağlayan şehvet olmadığında insanlığın gelişiminden de bahsedilemez" dedi.
Öfkenin de insanın kendisini kötülüklere karşı koruyabilmesi için gerekli olduğunu belirten Akhanim, kötü olanın bu güçlerin yanlış yerlerde kullanılması olduğunu ifade etti. İslam'ın bu konuda sınırlar çizdiğini belirterek, "Onun beraberinde bulunanlar, kâfirlere karşı çok şiddetli, kendi aralarında gayet merhametlidirler." ayetini örnek gösterdi.
Akhanim konuşmasına şu sözlerle devam etti; “Öfke olmasaydı insan kendini kötülüklere karşı koruyamazdı. Kötü olan nedir o hâlde? Kötü olan şey bu güçlerimizi yanlış yerlerde kullanmamızdır. İslam bunun ölçülerini vermektedir. Nitekim ayet-i kerimede, "Onun beraberinde bulunanlar, kâfirlere karşı çok şiddetli, kendi aralarında gayet merhametlidirler.” buyurulur. Burada öfkenin sınırlarının çizildiğini görmekteyiz. İman etmiş olmakla bu dünyaya belirli bir maksatla gönderildiğimizi kabul etmiş oluyoruz. Bize verilen her türlü özellik, bu amacı gerçekleştirebilmemiz içindir. Dünya bu açıdan bizim için bir imtihan alanıdır. Bu imtihanı başarmada nefsimiz en büyük engeldir. Çünkü nefsin kötülüğe meyleden bir özelliği vardır. Bundan dolayı nefsin terbiye edilmesi ve kontrol altında tutulması gerekir.
Nefis, tıpkı çocuk gibidir. Mantıklı-mantıksız, zamanlı-zamansız haz duyduğu şeyleri ister. Yapısındaki bu özellik sebebiyle kötü olduğunu bildiği hâlde hazzını tatmin için kötüyü emreder. Biz o çocuğu kontrol altında tutmaz ve de eğitmeyip kendi hâline bırakırsak şeytan onu bizden çalar. Kendine dönüştürerek kendi adına casusluk yaptırır. İşte o zaman nefis cehennemden bir parça hâline gelir. Nefis, hiçbir şeyden tatmin olmayan, hırs, haset, kibir, riya, heva ve heves gibi vasıflarını asker gibi kullanarak bizi amacımızdan saptırabilir. Fakat bize Allah'ın emanet ettiği bu çocuk, tarafımızdan terbiye edilirse onun kötü vasıfları zamanla güzel ahlaki bir yapıya dönüşebilir. Bu da bizi şahsiyet yapılanmamızda üst kategorilere çıkarır. Aslında nefis mutlak anlamda kötü değildir. Bilakis o bize insan olmayı hak edecek imkânı sunar. Nefis olmasa imtihanın bir sırrı ve hayatın tadı tuzu olmayacaktır. Onun temel iki unsuru olan şehvet ve öfke yaşam enerjimizdir. Nefsi kötü yapan şey onu şeytana, kötü arkadaşa ve kötü çevreye kaptırmamızdan kaynaklanır. Onunla yaptığımız mücadele bizi asıl özümüze kavuşturur. Bu bağlamda onun özelliklerini yerli yerinde kullandığımızda Cenab-ı Hakla kaliteli bir ilişkimiz olur. Hatta yeryüzünde Allah Teâlânın kendine halife olarak yarattığı ideal insan (insan-ı kâ-mil) ortaya çıkmış olur.”