29 Haziran 2005 tarihinde UNESCO’nun İnsan ve Biyoküre Programı Ulusal Koordinasyon Konseyi tarafından "Biyosfer Rezervi Alanı" olarak ilan edilen Macahel, göz alıcı yağmur ormanları, endemik bitki çeşitliliği, etkileyici şelaleleri, saf Kafkas arıları, tarihi camileri ve kültürel zenginlikleriyle öne çıkıyor.
Türkiye-Gürcistan sınırında bulunan Uğur, Düzenli, Camili, Kayalar, Efeler ve Maral köylerini kapsayan Macahel Havzası, 23’ü endemik olmak üzere toplam 990 bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Ayrıca, Osmanlı döneminden kalma 1855 tarihli Camili Camisi ve 1851’de Maral köyünde inşa edilen, ahşap mimarisi ve kök boya kullanımıyla süslenen İremit Camisi ile birlikte, "yeryüzü cenneti" ve "havzanın incisi" olarak bilinen Maral Şelalesi, ziyaretçilerin ilgisini çeken başlıca noktalar arasında yer alıyor.
Ardahan Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Leman Albayrak, 8 yıldır Artvin’in doğası, kültürü ve eko turizmdeki potansiyelinin nasıl değerlendirilebileceği konularında akademik çalışmalar yaptığını kaydetti.
Bölgenin geleneksel kültürel ve ekolojik bilgilerini ziyaretçilere aktarmak için yerel halkla iş birliği yaparak kültürel ekolojik geziler düzenlediklerini belirten Albayrak, “Etnobotanik mirası uygulamalı olarak görüyoruz. Bölgedeki kültürü yaşatan köylüleri, acıcıları, yörede el sanatları ustalarını kamplarımıza dahil ederek katılımcılarımız hoşça vakit geçirebilecekleri bir ortam sunuyoruz. Artvin’in yüzyıllardan beri doğayla iç içe geliştirdiği yerel ekolojik bilgisini tüm yönleriyle şeffaf bir şekilde ziyaretçilere aktarıyoruz. Biz Camili’de biyolojik çeşitliliği gözlemleyeceğiz. Tamda mevsimi. Kafkas Arı Irkı yetiştiricileri var. Yöreye özgü ne varsa tematik olarak onları anlatıp yereldeki halkla buluşuyoruz. Camili havzası ve içerisindeki köyler UNESCO kültürel miras listesinde olan Kafkas Arı ırkıyla, yöresel mimarisi ile birçok doğa ve kültürel özellikleri ile özgün ve öne çıkan bir bölge. Dolayısıyla bu sahanın korunması yaşatılması arazisine toprağına suyuna gerçekten yerli halkla birlikte onların görüşlerin de önemseyerek sahip çıkılması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Hayran kaldığı Camili’ye tekrar geldi
Ankara’dan geldiğini ifade eden Meltem Kavurmacıoğlu da 3 gündür bölgede geziler yaptıklarını belirterek, 12 yıl önce gelip gezdiği ve hayran kaldığı Camili’ye tekrar geldiği için çok mutlu olduğunu söyledi. Bölgede tamamen kültürel ve ekolojik bir gezi ve tatil yaptıklarını vurguladı.
Gezi ile bölgenin kültürünü, tarihin, doğal kaynaklarını ve yemeklerini deneyimleme imkanı bulduğunu belirten Kavurmacıoğlu, “Pleki denen özel bir pişirme yöntemi kullanılarak olağanüstü bir mısır ekmeği yedik. Dağ pancarıyla pişirilmiş özel bir çorba içtik. Bizim için unutulmaz bir deneyimdi.” diye konuştu.
“Aşık oldum diyebilirim”
Camiliyi gezen turistlerden Doğa Koruma Merkezi Vakfı Doğa Eğitim Uzmanı Tuğba Can, kendilerini ilk olarak yeşillikler arasında güzel bir sis bulutunun karşıladığını vurguladı.
Hem Camili’yi hem de Efeler köyünü ziyaret edeceklerini ve köylerdeki hayatı keşfedeceklerini ifade eden Can, “Yerel yemekleri tadacak ve gündelik hayatın nasıl olduğunu keşfedeceğiz. Biyolojik çeşitlilik açısından zengin ve Türkiye’nin yağmur ormanları olarak bilinen bir yer. Bu bizim üçüncü günümüz ve bu gezinin en önemli özelliği köy köy geziyoruz ve köydeki yaşamı keşfediyoruz. Dün işte dut yedik kiraz yedik endemik bir tür olan işte biz zambak türünü keşfettik orkide türlerini gördük, kuşlar kelebekler inanılmaz güzel bir coğrafyadayız. Geleneksel yöntemle pekmez yapımına tanık olduk biz de yardım ettik bütün bunlar çok değerli diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“Son derece zengin bir bölge”
Maral Şelalesinin Doğu Karadeniz’in en güzel doğa harikalarından bir tanesi olduğunu söyleyen Sinop Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Umut Cafer Karaduman, Camili’de özellikle de Maral Şelalesi’nde eşsiz bir tabiatla karşılaştığını vurguladı.
Çok bilinmeyen bu güzelliklerin iç turizmle birlikte daha fazla bilinir hale gelemeye başladığını gözlemlediğini kaydeden Karaduman, bölgeyi ilk defa gezdiğini belirterek, şunları söyledi:
“Yöre insanlarıyla beraber hareket ettiğiniz zaman onlar tabii işin daha ayrıntılı ve nerede gezilir, nerede ne yenir çok daha iyi biliyorlar. Bizde bundan istifade ettik. Camili Havzası özellikle ekolojik anlamda son derece zengin bir bölge ve olduğu biyosfer rezerv alanı unvanını sonuna kadar hak ediyor. Ne İsviçre, ne Alpler, bence tek yer Artvin.”