Toplantıya Murgul Belediye Başkanı Mehmet Yıldırım, muhtarlar, il genel meclisi ve belediye encümen üyeleri, siyasi parti temsilcileri ve konuklar selamlanarak toplantının amacı aktarıldı. Murgul’un geleceğini ilgilendiren bu toplantıda, ortak payda olan doğa, su, toprak ve insan için bir araya geldiği vurgulandı. Siyasi farklılıkların ötesinde, ortak vicdanı ilgilendiren bir meselede; yapıcı, bilinçli ve dayanışmacı bir duruş sergilemek üzere buluştuğu ifade edildi.
Murgul Siyanüre Hayır Platformu tarafından sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda; “Platform olarak duruş net bir biçimde ortaya kondu. Biz madenciliğe değil, doğayı, suyu ve insan yaşamını geri dönülmez biçimde tehdit eden yöntemlere karşı olduğumuzu açıkça belirttik. Elimizdeki Çevresel Etki Değerlendirme raporunun ruhsat sahasının Murgul’un yerleşim alanlarına kadar girdiğini vurguladık. Bunun artık bir yatırım değil, doğrudan yaşam alanlarına, evlere, bahçelere ve su kaynaklarına yönelmiş bir müdahale olduğu ifade edildi. Ruhsat sahasının evlerimizin sınırlarını aştığı, yaşamın kalbine kadar dayandığı, bunun halkın yaşam hakkını, mülkiyet hakkını ve sağlıklı çevrede yaşama hakkını ihlal ettiği anlatıldı. Şirketin geçmişte Akarşen’de bıraktığı tünelleri doldurmaması nedeniyle yaşanan heyelan, köylülerin kayıpları ve karşılanmayan zararlar örnek gösterilerek bugünkü projenin halkı göçe zorlayan bir tehdit olduğu dile getirildi. Ayrıca Lebiskur Atık Barajı’ndan sızan atıkların Damar ve Usta Mahalle hattında yüzeye çıktığı, bu sızıntıların Murgul Deresi’ne karıştığının defalarca gözlemlendiği paylaşıldı. 7554 sayılı Torba Yasa ile madencilikte halkın itiraz hakkının zayıflatıldığı, ÇED süreçlerinin hızlandırıldığı ve acele kamulaştırmanın kolaylaştırıldığı belirtilerek, bu yasaların doğrudan halkın yaşam alanlarını tehdit ettiği ifade edildi. Bu açıklamaların ardından söz hakkı çağrısı yapıldı. Platform olarak yıllardır süren bilgilendirme çalışmalarımızdan, halkın geçmişteki iradesinden ve bugünkü toplantının amacından bahsedildi. Katılımcılara söz verilmeden önce, toplantının bir tartışma değil, birlikte düşünme ve Murgul’un geleceği adına ortak karar üretme ortamı olduğu hatırlatıldı.
Söz hakkı bölümünde Belediye Başkanı Mehmet Yıldırım’ın ardından muhtarlar, siyasi parti temsilcileri, dernek yöneticileri, çevre gönüllüleri ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri görüşlerini paylaştı. Katılımcıların büyük çoğunluğu, liç ve siyanür tesisinin Murgul’a geri dönüşü olmayan zararlar vereceği konusunda hemfikirdi. Yapılan konuşmalarda, Cengiz Holding’in mevcut tesislerinde dahi güven vermeyen çevresel uygulamaları, Akarşen’de yaşanan heyelanlar, Lebiskur Barajı’ndan sızan atıklar ve tarım alanlarında görülen verim kaybı örnek gösterildi. Katılımcılar, bu geçmiş tabloya rağmen aynı şirketin şimdi siyanürlü üretim yapmaya girişmesinin Murgul’u yaşanmaz hale getireceği görüşünde birleşti. Birçok konuşmacı, “Bugün bahçemizden ürün toplayamayacak, çeşmemizden su içemeyecek hale gelmek istemiyoruz.” sözleriyle halkın endişesini dile getirdi. Murgul’un kaderi söz konusu olduğunda tüm siyasi partilerin, muhtarların, yerel yöneticilerin ve halkın tek ses olduğu, hiçbir ayrım gözetmeden ortak bir duruş sergilendiği bir kez daha görüldü. Toplantıya katılan yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının büyük çoğunluğu, liç tesisinin ilçeye getireceği çevresel, ekonomik ve sosyal tahribatlar konusunda ortak kararlar aldı. Bu kararlarda, Murgul’un doğasının, suyunun ve insanının korunması yönündeki irade açıkça ortaya kondu.
Tüm konuşmalar, geleceğe ışık tutması ve halkın hafızasında yer alması amacıyla Murgul Siyanüre Hayır Platformu arşivinde kayıt altına alındı. Toplantı, uzun süren görüş alışverişlerinin ardından büyük bir alkışla sona erdi. Toplantının sonunda yapılan kısa kapanış konuşmasında, burada söylenen her sözün yalnızca bugünün değil, yarınların da kaydına geçtiği vurgulandı. Farklı görüşlerden insanların aynı kaygıda buluşabildiği, Murgul’un menfaatleri söz konusu olduğunda ortak bir vicdanın var olduğu ifade edildi. Platform olarak bilgiye, bilime ve halkın iradesine dayalı bir duruşun sürdürüleceği, amacın kutuplaşma değil; Murgul’un doğasını, suyunu ve insanını koruyacak ortak anlayışı güçlendirmek olduğu belirtildi. Toplantıya katılan tüm kurum, temsilci ve konuklara teşekkür edilerek, Murgul’un kimyasal bir atık alanı olmayacağı, bu toprakların bir miras değil, gelecek kuşaklara bırakılacak bir emanet olduğu vurgulandı.”