Arhavi Emek ve Demokrasi Güçleri, Borçka Cankurtaran mevkiinde yapılması planlanan mesire alanı projesine karşı çıkan ve ormana giren kepçeleri durdurmaya çalışırken köylülere ateş açılması sonucu hayatını kaybeden Reşit Kibar için Arhavi meydanında basın açıklaması düzenlendi.

Whatsapp Image 2024 09 05 At 19.22.59 (2)
Arhavi Emek ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını okuyan Emirhan Erçiçek, şu ifadelere yer verdi; “Üç gün önce Cankurtaran'da işlenen cinayet nasıl bir saldırı altında olduğumuzu gösteriyor. Yapı-Soy Beçini şirketi, üç yıl önce, arkasına AKP iktidarını ve devlet kurumlarını alarak Cankurtaran’da taşocağı açmak için işe girişmişti. Köylüler bu saldırıyı püskürtünce, kardeş şirketi bu kez mesire yeri adı altında ormanı yoketmeye yeltendi. Ormanları korumakla yükümlü Orman Genel Müdürlüğü birbirine her iki projeye de onay verdi. Devletin kurumları, şirketler para kazansın diye, doğamızı cehenneme çevirecek her tür projeye onay veriyor.
Artvin ve ilçelerinin büyük bölümü madenlere ruhsatlanmış durumda. Bölgemize özel bir saldırı var. Arhavi'de daharu gibi, köylerimizdeki, vadilerimizdeki hayatı tamamen bitirecek maden projeleri birbiri ardından geliyor, daha da gelecek. Yasa, mahkeme kararı dinlemeyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Tek seçeneğimiz var, büyük bir güçle karşılarına dikilmek, ilk saldıracakları yerde saldırganları durdurmak. Reşit Kibar ve arkadaşları işte böyle bir doğa katili projeye karşı mücadele ediyordu. Reşit Kibar'ı öldüren Muhammet Ustabaş komşusuydu. Dünkü cenaze töreninde yaslı analardan birinin dediği gibi, "bizi, bizim sofralarımıza oturanlara öldürttüler". İyi bildiğimiz bir taktik bu: Şirketler, kazanç hırslarına engel olan direnişleri bölmek için bazı işlerini içimizden birilerine veriyorlar. Böylelikle sadece bizi bölmekle kalmıyor, o vahşi kazanç hırslarını da toplumun işleyişi, insanın doğası haline getirmeye çalışıyorlar. "Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı keser." AKP-MHP iktidarı ve şirket çeteleri tam da bunu yapıyor.
Bütün Türkiye doğası yaylasından ovasına, ormanından deresine, gölünden denizine saldırı altında. Şirketleriyle, hükümetiyle, resmi kurumlarıyla, ordusuyla, devletiyle muazzam bir sömürü düzeni içinde yaşıyoruz. Biz fakirleşiyoruz, doğa fakirleşiyor, ama şirketler muazzam paralar kazanıyor. Doğamızı yokederek, insanlarımızı öldürerek yapıyorlar bunu. Ama bir yandan da bütün Türkiye bu saldırılara karşı koyan direniş öbekleriyle bezeli. İşte bu direnişlerden biri de Cankurtaran'ı kurtarmak içindi. Bu saldırılardan ve direnişlerden çıkarmamız gereken dersler var. Doğa savunusu bir bütündür, parçalanamaz. Birlik olmalıyız, kenetlenmeliyiz. Çok olmalıyız. Çok olursak
cesaret edemezler, yenemezler. İşbirlikçilere göz açtırmamalıyız. Elbirliğiyle doğamızı savunmalıyız. Sermaye yaşam kaynağımızı, ormanlarımızı yok edip para kazanma peşinde. Sadece gölgesini satamadığı ağacı değil, ormanı yok etmeye azmetmiş. Buna izin veremeyiz, vermeyeceğiz. Reşit Kibar kardeşimiz, "bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesine" bir dünya kurabilmek için yaşadı, bu uğurda öldü.

Ağaçlar ölür, orman ölmez. Bir ağaç, orman ölmesin diye öldü. Reşit Kibar kardeşimiz bir orman olarak yaşayacak. Uğruna öldüğü Cankurtaran ormanı, bundan böyle, Reşit Kibar Ormanı olarak anılmalı. O orman direnişin anıtı olmalı. Şimdi direniş zamanı! Yaşasın orman!"

“Zabıtalarımız güvenliğin sessiz kahramanlarıdır” “Zabıtalarımız güvenliğin sessiz kahramanlarıdır”

Whatsapp Image 2024 09 05 At 19.22.59Whatsapp Image 2024 09 05 At 19.22.59 (1)

Editör: AYŞE ÖZDER