Arhavi'deki 9 köy ve Hopa'daki 1 köyü etkileyen bu madencilik projelerine karşı yürütülen hukuki mücadele, bölgede çevresel ve sosyal etkileriyle birlikte büyük yankı uyandırdı.
Yeşil Artvin Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve davanın avukatlarından Bedrettin Kalın, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Halkın mülkü olan topraklar, maden tekellerine veriliyor. Kâr maden şirketlerine, yük halka kalıyor” diyerek ihale sürecindeki adaletsizliklere vurgu yaptı. Kalın’a göre, maden ihaleleri her geçen gün artarak devam ediyor ve bu durum çevresel felaketlerin kapısını aralıyor.
Geçtiğimiz yıl yapılan bir ihalede, Arhavi’de 9 köyü ve Hopa’da 1 köyü kapsayan geniş bir alan, toplamda 545 maden ruhsatı ile birlikte ihaleye çıkarıldı. Bu ruhsatlardan 7'si Artvin sınırları içinde bulunuyor; 3'ü Ardanuç, Yusufeli ve Artvin Merkez'de, diğeri ise Arhavi’de yer alıyor. Kalın, artık tek tek ihale yapılmak yerine bu şekilde büyük toplu ihalelerin düzenlenmesinin, hem şeffaflık sorunları yaratıp hem de yerel halkın itiraz mekanizmalarını zayıflattığını belirtti.
Dava, Arhavi ve Hopa’daki 10 köy muhtarlığının, Hopa Belediyesi'nin ve yerel çevre örgütlerinin taraf olduğu geniş bir katılımla açıldı. Ankara 21. İdare Mahkemesi'nde görülecek duruşmalarda, birincisi ihale ilanının iptali, diğeri ise ihale sürecinin iptali talepleri ele alınacak.
Bu davalar, sadece hukuki birer mücadele olmanın ötesinde, toplumsal bilinç yaratma açısından da önem taşıyor. Kalın, “Bu davalar, sonuç ne olursa olsun büyük bir anlam taşımaktadır. Hem halkın tepkisini göstermek hem de hukuka aykırı bir durumu sorgulamak açısından büyük önem arz ediyor” diyerek herkesi dayanışma için Ankara”a görülecek duruşmalara davet etti.
Arhavi’nin hemen arkasında yer alan ve Kapisre Deresi’ne kadar uzanan maden alanı, çok kırıklı bir arazi yapısına sahip. Bu durum, olası bir madencilik faaliyetiyle birlikte sel, heyelan gibi çevresel felaket risklerini arttırıyor. Kalın, “Bu bölgede yapılacak madencilik faaliyetlerinin dere ekosistemine, su kaynaklarına ve bölge halkının yaşam alanlarına ciddi zararlar vereceği açıkça ortadadır” diyerek ekolojik tahribat riskine dikkat çekti.
Dikkat çeken bir diğer konu ise, bu geniş alanı kapsayan ihalenin sadece 5 milyon liraya verilmiş olması. Kalın, bu rakamı “son derece komik” olarak nitelendirerek, “Bu kadar büyük bir alanın bu denli düşük bir bedelle ihale edilmesi kabul edilemez. Bu, halkın malının neredeyse bedavaya satılması demektir” dedi.
Maden İşleri Dairesi ise bu eleştirilere karşılık, ihale bedelinin aslında yüksek olduğunu, taban fiyatın 800 bin lira civarında belirlendiğini ve ihaleyi kazanan firmanın 5 milyon lira fazladan ödeme yaptığını ileri sürdü. Ancak Kalın, bu açıklamaların “akıl, vicdan ve ahlakla bağdaşmayan” ifadeler olduğunu savundu.
Bedrettin Kalın, son olarak tüm Artvinlileri, çevre dostlarını ve özellikle Arhavilileri bu davalara sahip çıkmaya çağırarak, “Bu adaletsizliğin son bulmasını bekliyoruz. Doğa, su, toprak bizim; maden tekellerine teslim etmeyeceğiz” dedi.