ARTVİN

“Kurban keserken nelere dikkat edilmeli?”

Artvin İl Müftüsü Mesut Harmancı, Kurban Bayramına sayılı günler kala vatandaşların dikkat etmesi gereken hususları paylaştı.

Abone Ol

Müftü Harmancı, kurbanı kimlerin kesmesi gerektiğini, kurban keserken nelere dikkat edilmesi gerektiğini, kurban kesim vaktinin ne zaman başladığını ve ne zaman biteceğini, kurban edilecek hayvanların hangi nitelikleri taşımaları gerektiğini açıkladı.

Kurbanı kimlerin kesmesi gerektiğini açıklayan Harmancı, “Kurban kesmek, akıl sağlığı yerinde, büluğa ermiş, temel ihtiyaçları ve borçlarından başka nisap miktarı mala sahip olup seferi olmayan her Müslümanın yerine getirmekle yükümlü olduğu malî bir ibadettir. Bu malın artıcı (nâmî) olup olmadığına ve üzerinden bir yıl geçip geçmediğine bakılmaz. Buna göre yukarıda zikredilen şartları taşıyıp, temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 80,18 gr. altın veya değerinde para ya da eşyaya sahip olan kimselerin kurban kesmesi gerekir.” dedi.

Kurban edilecek hayvanların hangi nitelikleri taşıması gerektiğini ifade eden Harmancı, “Kurban edilebilmesi için koyun ve keçinin bir, sığır ve mandanın iki, devenin ise beş yaşını doldurmuş olması gerekir. Ancak altı ayını tamamlayan koyun bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olması halinde kurban edilebilir. Kurban edilecek hayvanın, sağlıklı, organları tam ve besili olması, hem ibadet açısından hem de sağlık bakımından önem arz eder. Bu nedenle, kötürüm derecesinde hasta, zayıf ve düşkün, kesileceği yere gidemeyecek derecede topal, bir veya iki gözü kör, boynuzlarının biri veya ikisi kökünden kırık, dili, kuyruğu, kulakları ve memelerinin yarısı kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökük hayvanlardan kurban olmaz. Ancak hayvanın doğuştan boynuzsuz olması, şaşı, hafif topal, hafif hasta, bir kulağı delik veya yırtılmış olması, memelerinin yarıdan daha azının olmaması, kurban edilmesine engel değildir.  Buna göre hayvanın değerini düşürücü nitelikteki kusurlar kurbana engeldir.” şeklinde konuştu.

Kurban kesim vaktinin ne zaman başladığını ve ne zaman biteceğini belirten Harmancı, “Kurban kesim vakti, bayram namazı kılınan yerlerde bayram namazı kılındıktan sonra; bayram namazı kılınmayan yerlerde ise fecirden (sabah namazı vakti girdikten) sonra başlar. Hanefîler'e göre bayramın 3. günü akşamına kadar devam eder. Bu süre içinde gece ve gündüz kurban kesilebilir. Ancak kurbanların gündüz kesilmesi daha uygundur. Şâfiîlere göre ise bayramın 4. günü gün batana kadar kurban kesilebilir.” ifadelerini kullandı.

Harmancı, kurban keserken şu hususlara dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti:

“Usûlüne göre bir kesim yapmış olmak için hayvanın yemek ve nefes borularıyla, iki atardamarından en az birinin kesilmesi gerekir. Bu şekilde yapılan bir kesim sırasında, kanın akıp boşalmasını beklemeden hayvanın omuriliğinin hemen kesilmesi mekruhtur. Bu konuda etlik kesim ile kurbanlık kesim arasında bir fark yoktur. Hayvanın canı çıkmadan başının gövdesinden ayrılmamasına ve derisinin yüzülmesi gibi diğer işlemlere başlanmamasına özen gösterilmelidir. Kurban edilecek hayvana acı çektirilmemeli ve eziyet edilmemelidir. Bu nedenle hayvanlar ehil kişiler tarafından kesilmeli ve boğazlama işlemi süratli bir şekilde yerine getirilmelidir. Çevre temizliği için gerekli tedbirler alınmalıdır. Hayvanların bir diğerinin kesimini görecek şekilde yan yana bulundurulmamalarına azami özen gösterilmelidir.”

Harmancı, kurbanın eti ve derisi hakkında yapılacak şeyleri şöyle kaydetti:

“Kurban bayramında kurban niyetiyle kesilen hayvanın etinden sahibi yiyebileceği gibi başkalarına da ikram edebilir. İsterse fakirlere dağıtabilir. En güzeli de budur. Kurbanın etini dağıtırken üçe ayırıp, bir kısmını kendisinin ve ailesinin yemesi, bir kısmını dost ve arkadaşlarına ikram etmesi, kalan üçte biri de fakirlere dağıtması en güzel şekil olarak tavsiye edilmiştir. Kurbanın eti, -kısmen veya tamamen- sahibi ve ev halkı tarafından tüketilebileceği gibi ister zengin, ister yoksul olsun başka kimselere de hediye ve sadaka olarak verilebilir. Ancak kurbanın et, sakatat, deri, yün ve süt gibi unsurlarının kurban sahibi tarafından satılması caiz değildir. Zira Hz. Ali’nin şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Resûlullah (s.a.s), develer kesilirken başında durmamı, derilerini ve sırtlarındaki çullarını yoksullara paylaştırmamı emretti ve onlardan herhangi bir şeyi kasap ücreti olarak vermeyi bana yasakladı ve ‘kasap ücretini biz kendimiz veririz’ buyurdu.” Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.s), “Kim kurbanın derisini satarsa, kurban kesmemiş gibidir.” buyurmuştur. Bu sebeple kurbanın derisi ya da etinin satılması hâlinde alınan bedelin sadaka olarak verilmesi gerekir. Türkiye Diyanet Vakfı Artvin Şubesi olarak büyükbaş hayvan derilerini değerlendiriyor ve vatandaşlarımıza da çağrıda bulunuyoruz; Büyükbaş hayvan derilerini Türkiye Diyanet Vakfımıza bağışlayacak vatandaşlarımızın, din görevlilerimizin uygun göreceği yerlere bırakmalarını ve bu konuda din görevlilerimizin bilgilendirilmelerini rica ediyoruz.”

Kurbanını Paylaş, Kardeşinle Yakınlaş

Bulunduğu yerde kurbanını kesme imkânı bulamayanlar veya birden fazla kurban kesmek isteyenlerin, vekâlet yoluyla kurban kestirebileceklerini ifade eden Harmancı, “İhtiyaç sahibi kardeşlerimize kurban etini ikram etmek için gayret gösteren pek çok gönüllü teşekkül gibi Türkiye Diyanet Vakfımız da ibadet ve emanet bilinciyle ‘Vekâletle Kurban Kesim Organizasyonu’ gerçekleştirmektedir.

‘Kurbanını Paylaş, Kardeşinle Yakınlaş’ şiarıyla bu yıl da başta depremden etkilenen iller olmak üzere ülkemizin dörtbir yanındaki kardeşlerimize kurban emanetlerinizi güvenle ulaştıracağız. Dünyanın pek çok bölgesinde mazlum, mağdur ve muhtaçlara yardımsever milletimizin iyilik elini uzatacağız. Acıları, zulümleri, gözyaşları ve hüzünleri el birliğiyle sevince dönüştüreceğiz. Kimsesizlerin kimsesi olacak, mahzun yüzleri birlikte güldüreceğiz inşallah. Bu vesileyle sizleri; din görevlilerimiz, il ve ilçe müftülüklerimiz, Türkiye Diyanet Vakfımızın internet sitesi aracılığıyla bu iyilik ve hayır kervanına katılmaya davet ediyorum.” dedi.

“Teşrik Tekbirlerini Unutmayalım”

Harmancı, “Kurban bayramında arefe günü sabah namazından itibaren, bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar, yirmi üç vakit farz namazdan sonra bir kere “Allahu ekber, Allahu ekber, La ilahe illallahü vallahü ekber, Allahu ekber, velillahil-hamd” diye tekbir getirilir. Buna “teşrik tekbiri” denir. Teşrik tekbirleri birçok fakihin görüşüne göre vacipdir.” şeklinde konuştu.