KEMALPAŞA

Kemalpaşa’da Doğasına ve Emeğine Sahip Çıkanlar Konuştu

SOL Parti’nin Kemalpaşa’da düzenlediği mitingte Şavşat’ta işten çıkarılan işçiler ve Reşit Kibar’ın ailesi konuştu

Abone Ol

SOL Parti’nin çağrısıyla 1 Ekim’de Kemalpaşa’da gerçekleştirilen “Emek, Doğa ve Özgürlük” mitingi yüzlerce kişinin katılımıyla coşkulu bir şekilde yapıldı. Mitingde Şavşat Belediyesi’nden işten çıkarılan işçiler ve 3 Eylül 2024’te Cankurtaran’da doğasını korumak için verilen mücadele sırasında katledilen Reşit Kibar’ın ailesi kürsüye çıkarak yaşadıkları süreci anlattı.

Mitingde ilk sözü Şavşat Belediyesi’nde işten çıkarılan işçiler adına Ayça Demirci aldı. Demirci, belediyede sözleşmeli olarak çalıştıklarını, seçim sonrasında sözleşmelerinin keyfi gerekçelerle yenilenmediğini ve hukuksuz bir şekilde işlerinden olduklarını anlattı. İlk altı aylık sözleşmelerinin ardından dokuz ay daha çalıştırıldıklarını, süre bitiminde ise “artık size ihtiyacımız yok” denilerek kapı önüne konulduklarını dile getiren Demirci, süreci mahkemeye taşıdıklarını ve davayı kazandıklarını hatırlattı. Ancak buna rağmen yeniden işe başlatılmadıklarını vurgulayan Demirci, belediye yönetiminin “ihtiyacım olursa tekrar alırım” sözleriyle kendilerini oyaladığını söyledi. Şu anda direniş çadırı kurduklarını ve halkın desteğiyle 42 gündür mücadelelerini sürdürdüklerini belirten Demirci, “İnanın çocuklarımız okula başlıyor, iş bulamıyorlar. Çavuşat’ta zaten iş yok, kapasite belli. Bütün kurumlar AKP’nin elinde. Hiçbir yere kıpırdayamıyoruz. İş beğenmemezlik diye bir şey yok çünkü iş yok. Biz sadece hakkımızı istiyoruz” dedi.

Belediye yönetiminin mahkeme kararını üst mahkemeye taşıdığını da aktaran Demirci, “Biz bu davayı da kazanacağız, biliyoruz. İnşallah direne direne kazanacağız. Bu mücadelede sizlerin desteğine ihtiyacımız var” diyerek sözlerini noktaladı.
Mitingde daha sonra söz alan Reşit Kibar’ın kardeşi Ali Şükrü Kibar ise, ağabeyinin yaşamını yitirmesine neden olan süreci ve köylülerin yıllardır sürdürdüğü doğa mücadelesini anlattı. Kibar, 15 yılı aşkın süredir köylerinde taş ocağına karşı mücadele verdiklerini hatırlatarak, “Köylünün birleşmesiyle defalarca şirketleri püskürttük. Dört kez geldiler, her defasında geri çekilmek zorunda kaldılar. Ama doymadılar, yine geldiler” ifadelerini kullandı.

3 Eylül 2024 tarihinde Cankurtaran’da doğasını savunurken Yapısoy şirketi ve yanındaki güçlerin saldırısı sonucu ağabeyi Reşit Kibar’ın katledildiğini söyleyen Ali Şükrü Kibar, “O gün orada 5 kişiydik. Abimi kaybettik, iki arkadaşımız yaralandı. Eğer silahları tutukluk yapmasaydı belki üç kişi daha ölecekti. Buna rağmen bugün hâlâ ‘biz yapmadık, bu işin içinde yokuz’ diyebiliyorlar. Sokaklarda utanmadan karşımıza çıkabiliyorlar” diye konuştu.

Kibar, abisinin köyde yaşam alanlarını korumak için en önde mücadele edenlerden biri olduğunu, gençlerin en büyük destekçisi olarak doğa mücadelesine omuz verdiğini söyledi. Adaletin sağlanması için yalnız bırakılmamaları gerektiğini vurgulayan Kibar, “Biz kaybetmedik, çünkü kaybetmeyeceğiz. Savaşacağız, direneceğiz ama onların yöntemleriyle değil; birleşerek, dayanışarak. Farklı siyasetler, farklı insanlar olabilir ama birleştiğimiz sürece hiçbir şey kaybetmeyeceğiz. Birleşmezsek yok oluruz. O yüzden her yerde sesimizi duyurun. Bizi yalnız bırakmayın” dedi.

30 Ocak’ta Artvin Adliyesi’nde görülecek davaya da dikkat çeken Kibar, tüm yaşam savunucularına çağrı yaparak, “O gün orada olmalıyız, güçlü olduğumuzu göstermeliyiz. Biz haklıyız, mağdur olan biziz. Onlardan korkmuyoruz, mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Özgürlük ve eşitlik ölmez, mücadelemiz devam edecek” ifadelerini kullandı.