Rize CHP Milletvekili Tahsin Ocaklı, TBMM’de gerçekleştirdiği basın açıklamasında milletvekili olduğu süreç boyunca yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Ocaklı, yaptığı çalışmalardan sırasıyla bahsederek Çaykur işçilerinin haksızlığa uğradığını ve sömürüldüğünü belirterek bu konuya dikkat çekti. İşçilerin kadro sözlerinin yerine getirilmediğini ve bu durumun işçileri mağdur ettiğini vurguladı. Çaykur çalışanlarının çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini ifade eden Ocaklı, çay fiyatlarının çiftçilerin alın terine karşılık gelmediğini söyleyerek adil bir fiyatlandırma politikası geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi.
Çay üretimindeki sorunlar ile sel ve heyelanların nedenlerinin araştırılıp gerekli önlemlerin alınması amacıyla çok sayıda araştırma ve soru önergesi verdiğini belirten Ocaklı, bütçe görüşmelerinde halkın refahının yükseltilmesi için CHP grubu olarak yüzlerce önerge verdiklerini ancak iktidar partisi tarafından oylamayla reddedildiğini söyledi.
Ocaklı, yaptığı çalışmalardan şu sözlerle bahsetti; “Kamu kaynaklarının özellikle pazarlık usulü ihalelerle pahalı fiyatlarla belli kesimlere verilmesi nedeniyle memurun ve emeklinin, öğretmenlerin, engellinin, işçinin, esnafın, sensör ihtiyacı olan çocuklarımızın SMA hastası çocuklarımızın, hastanede AVM mantığı ile çalıştığı için işletilen hastaların müşteri olarak görülmesinin, hastanelerde sağlık hizmetini erişemeyen, ilaçlarını temin edemeyen hastaların durumunu bunları anlatmışım. Memurların durumunu anlatmışım, faizlerle özellikle inim inim ağlayan esnafın durumunu, küçük sanayicinin durumunu anlatmışım. Sel ve heyelanlar maruz kalan vatandaşlarımızın gördüğü hasarları bunların nedenlerini, alınmayan tedbirlerini anlatmışım. Acele kamulaştırma yoluyla özellikle arazileri ellerinden alınan insanların fabrikalarına çökülen insanların sorunlarını anlatmışım. Heyelanlarda evleri oturulmaz hale gelen yerleştikleri misafirhaneden çıkarılmaya çalışılan uzak uzak yerlere gönderilip misafir evleri terk etmek zorunda kalan insanların haklarını, sorunlarını anlatıp savunmaya çalıştım."
“Maden Pişmanlıktır”
Ocaklı, Rize'nin yüz ölçümünün yüzde 71'inin maden sahası ilan edildiğini ifade ederek “en büyük tehlike madenciliktir” dedi. Ocaklı, “Rize'nin bir Madenli beldesi var burada Madencilik faaliyeti yapan üstelik de tedbirleri sonuna kadar aldığını söyleyerek Madencilik faaliyeti yapan bir bakır madeni var. Ama gelinen noktada orada yaşayan insanlar ne yazık ki evlerini satmak zorunda kaldı. Topraklar tarım yapılamaz hale geldi obruklar oluştu ve artık oradan o köylerden çıkmak zorunda kalan köylüler şimdi pişmanlıklarını dile getiriyorlar. Maden ne yazık ki pişmanlıktır madenin gayri safi milli hasıla içine katabileceği payda çok küçüktür. Bu yüzden topraklarda mülkiyet el değişimini getiren bu sonuç için karşı durmak gerekiyor. Madencilik faaliyetlerinin telafi edilmesi mümkün değil siyanürün bu topraklarda kalması veya ortadan kalkması 2,5 milyar yıldan daha fazladır. Bu nedenle özellikle Avrupa Birliği'nde yasak olan altını siyanürle topraktan ayırma metodu noktasında bir duruş belirleyip vatandaşlarımızın bu zararı görüp buna karşı bir direnç oluşturması gerekmektedir. Biz bunu anlatacağız tane tane sokakta, kahvehanede, çay fındık tarlasında anlatacağız ve vatandaşımızla birlikte bunun zararlarını gösterip bunun olmaması için elimizden geleni yapacağız. Günün sonunda eğer bu Madencilik faaliyetleri girerse orada kendi topraklarında insanlar bir gün orada asgari ücrette çalışan veya biraz daha üstünde çalışan ve o firmalara mahkum olan insanlar olarak hasta olmuş bir biçimde yaşamlarını bitire bilirler bunun örneği çoktur” şeklinde konuştu.
“Heyelanlar var olduğu halde önlem alınmamış olması iktidarın suçudur”
Yaşanan her afet sonrası meteoroloji ve olağanüstü iklim koşullarına suç atıldığını ve yaşananların sebebinin doğal afet olmadığını kaydeden Ocaklı, “Çok yağmur yağdı çok sel oldu gibi gerekçelerle sorumluluktan kurtulmaya çalışan iktidar sahipleri şunu bilmelidir bu yaşadıklarımızın sebebi doğal afet değildir. Bunun sebebi insan eliyle müsaade edilen dere yataklarının daraltılması, suyun denize ulaşımının engellenmesi ve bunun gibi ihmal nedeniyle ortaya çıkan sonuçtur bu olaylarda kaybettiğimiz canların vebali de bu iktidarın üzerindedir. Dere yataklarını daraltıp imara açıyorsunuz kamu kurumlarının yeni binalarını hatta üniversite lojmanlarını hatta Afat Rize İl Müdürlüğü binasını dere yatağın yaptınız bu vebal o yüzden sizin boynunuzdadır. Arhavi Kıyıcık'ta 4 gencecik insanımız bile bile göz göre göre geliyorum diye haykıran heyelanda göçüğün altında kaldı. Bu karayol üstündeki tır şoförleri tehdit ve korkuyla yaşıyorlar. Heyelanların her gün gelebilme ihtimali çok yüksek ve nerelerde olabileceği çok da mümkün Arhavi Kıyıcıkta ki çalışmanın daha önce yapıldığı dinamit patlatıldığı, yol çalışması yapıldığı bilindiği halde yanı başlarında başka heyelanlar var olduğu halde önlem alınmamış olması ihmal ve işte bu iktidarın suçudur.
Karadeniz bölgesindeki sel ve heyelanları araştıralım sorunları tespit edip gerekli politikaları oluşturalım diye araştırma önergeleri veriyoruz ve bunlar da işleme alınmıyor bu siyaset üstü bir meseledir. Bununla ilgili herhangi bir parti ayrımı falan bakmaksızın bütün meclis olarak birlikte ele almak ve bunlara çözüm bulmak gerekiyor."
“Yaşam Alanlarımızı Savunmaya Devam Edeceğiz””
Ocaklı, yaşam alanlarını savunmaya devam edeceklerini söyleyerek “Deremiz, doğamızı, dağlarımız, denizimize buraları savunmaya devam edeceğiz. Geçmişte olduğu gibi bu alanları savunmak için sokağa çıkan insanların tutuklandığını, öldürüldüğünü biliyoruz. Buradaki antidemokratik durumlar için mücadelemizi sürdüreceğiz ama Türkiye şunu bilsin önümüzde yakın zamanda Türkiye halkı isterse bir erken seçime gider ve bu erken seçimde bütün bu tehlikeler kalkar. Hiç merak etmeyin her şeyin var bir çaresi o da Cumhuriyet Halk Partisi. Yakın tarihte bu iktidarı göndereceğiz ve Türkiye'nin önünü açacağız” dedi.