Sık sık görülen bir hastalık olmasının yanı sıra en çok boyun ve alt sırt bölgesinde görülmektedir. Fizyoterapist Berkant Ketenci, ilerleyen yaşa ve travmaya bağlı olarak dejenere olan disklerin, yine aynı şekilde ileri yaşa ve travmaya bağlı olarak dejenere olan eklem kıkırdağının, tümörler, kireçlenme, genetik yatkınlık gibi faktörlerin kanal darlığını tetiklediğini belirtti.
Fıtıklaşma ile ortaya çıkan semptomlar açısından benzerlik gösterse de birbirinden çok farklı iki rahatsızlık olduğuna dikkat çeken Fizyoterapist Ketenci, “Fıtıklaşmada yapısı bozulan diskin sinir köküne yaptığı baskı sonucu semptom gözlenirken kanal daralmasında ise disklerin, genelde ilerleyen yaş kaynaklı, travmatize olmasıyla iç hacminde azalma, dolayısıyla eklem yüzeyinin birbirine daha çok yaklaşması gibi durumlara bağlı semptom gelişmektedir. Fıtıklaşmada genellikle baskının olduğu seviye ile alakalı semptomlar ön planda olurken kanal daralmasında daha genel semptomlar gözlemlenebilmektedir. Örneğin L4-L5 düzeyinde semptom veren bir fıtık yaygın olarak ilgili bacak kasları ile alakalı şikayetlere yol açarken kanal daralması ise bacağın tamamında şikâyet ortaya çıkartabilir. Ayrıca tek taraflı şikayetler önce fıtıklaşmayı akla getirirken, şikâyet çift taraflı olursa kanal daralması olma ihtimali daha olasıdır” ifadelerini kullandı ve tüm bunlara ek olarak yürürken çok kısa süreler içerisinde durma ihtiyacı hissediyor olmanın da öncelikli olarak kanal daralmasını düşündüren bir durum olduğunu vurguladı.
Kanal daralmasının tedavi yöntemlerine değinen Ketenci, her hastalıkta olduğu gibi bu hastalıkta da erken teşhis etmenin büyük önem taşıdığını, fizik tedavi ya da ameliyat ile tedavi karar verilen hastaların yakın bir şekilde takip edilmesi gerektiğini söyledi ve şunları ekledi:
“Eğer bu gibi bir durum söz konusu ise öncelikle uzman hekime danışıp, MR-BT gibi gerekli ileri tetkikler yapıldıktan sonra mutlaka bir Fizyoterapist ile görüşmek süreç açısından oldukça önemlidir çünkü semptomlar benzerlik gösterse dahi iyileşme sürecini tetikleyecek tedavi ve egzersiz programı fıtık için yapılması gereken uygulamalardan oldukça farklılık göstermektedir.
Bu açıdan mutlaka fizyoterapist eşliğinde kişiye özgü planlanmış bir egzersiz programı sürecin olumlu ilerleyebilmesi için son derece önemlidir.
Klinikte detaylı bir değerlendirmeyi takiben spazma uğrayan kaslara yönelik miyofasyal gevşetme teknikleri, hareketini kaybetmiş eklemlere yönelik mobilizasyon-manipülasyon teknikleri ve uzun vade kalıcılığı artırmak için kişiye özgü planlanmış egzersiz programları ile iyileşme elde etmek mümkündür.
Ramazan Bayramınızı kutlar, sağlıklı günler dilerim.”
Ayşe ÖZDER