Müzenin 4 Mayıs'ta ziyarete açılan yeni binası, dünyadaki simge kültür sanat kurumları ve müzelerin mimarisinde imzası olan Renzo Piano'nun kurucusu olduğu Renzo Piano Building Workshop tarafından tasarlandı.

Renzo Piano'nun Türkiye'deki ilk projesi olma özelliğini taşıyan yapı, İstanbul’a nitelikli mekan kazandırma amacıyla her türlü kültür-sanat ve eğitim faaliyetine olanak tanımak üzere ziyaretçiyi odağına alarak planlandı.

İstanbul Modern Şef Küratörü Öykü Özsoy, yeni binanın özelliklerini, ev sahipliği yaptığı sergileri ve yapılması hedeflenen yeni projeleri AA muhabirine anlattı.

"Ziyaretçiler için hayal ettiklerini sergi ve programları tasarlıyoruz"

Özsoy, İstanbul Modern'in 2004'te yeni binasının yapıldığı yerde kurulduğunu belirterek, "4 numaralı antrepo binasının daha önceki dönemlerde İstanbul Bienali'nde kullanılması dolayısıyla sanat ve kültürle ilişkili olan böyle bir mekan hafızası vardı. 2018 yılına kadar burada faaliyetlerimize devam ettik. 2018 yılında Karaköy çevresinde yapılan yeni düzenleme sebebiyle Beyoğlu'ndaki geçici mekanımıza taşındık." dedi.

Yeni müze binasının dünyada önemli müze binalarının mimarlarından Renzo Piano tarafından tasarlandığını ifade eden Özsoy, 2023'te yeni binaya taşınıp ziyaretçiler için hayal ettiklerini sergi ve programları tasarlamaya başladıklarını söyledi.

Özsoy, Renzo Piano'nun, inşa ettiği binaları şehirlerle ilişkisini düşünerek tasarladığına dikkati çekerek, "Şu anda Karaköy'deyiz, burası yüzyıllar boyunca liman olarak kullanıldı. Bu sebeple kentle ve kenti oluşturan İstanbul Boğazı'yla çok önemli bir ilişkisi var. Renzo Piano için de bu binayı tasarlarken ilham aldığı en önemli faktörler Karaköy'ün bu tarihi yapısıydı. Aynı zamanda günün her saatinde farklı bir manzara sunan bu boğazın ve ışığın yansımasını da bir şekilde müze binasının içine katmak için ışığı mimari bir öge olarak kullanmayı hayal etti." şeklinde konuştu.

"Kültür ve sanata ulaşımın herkesin en önemli hakkı olduğuna inanıyoruz"

Müzenin; şeffaf giriş katı, altında mezanin katı, üstünde birinci ve ikinci katlarda galeriler, eğitim odaları, oditoryum, kütüphane, mağaza, kafe ve restoranıyla izleyicilere bütün bir günü dolu dolu geçirebilecekleri bir deneyim sunduğunu aktaran Özsöy, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Açılış sergilerimizde geniş bir koleksiyon sergisiyle başladık. 'Yüzen Adalar' isimli koleksiyon sergisi müzenin ikinci katındaki koleksiyon galerisi ve aynı zamanda süreli galeriye de yayılan iki mekanı da kullanan bir sergi. İstanbul Modern'in şimdiye kadar gerçekleştirdiği en kapsamlı koleksiyon sergisi, Türkiye'den ve dünyadan, 280'den fazla yapıt yer alıyor. Koleksiyon katında 1945'ten günümüze kadar Türkiye'deki modern ve çağdaş sanatın dönüşümünü gösteren bir sergilemeyi tercih ettik.

Süreli sergi salonu ise dünyadan ve Türkiye'den sanatçıları tematik başlıklar altında bir araya getiriyor ki 'Günümüzdeki temalara sanatçılar nasıl cevap veriyorlar?' konusunu izleyicilerle paylaşmak istedik. Bu temalar değişen kent, çevre, değişen birey, müzik ve ses gibi sanatçıların çok ilgi duyduğu konular ve tabii ki dijital teknolojiler... Müzenin açılışı için sipariş işlerden biri Refik Anadol'un gerçekleştirdiği 'Sonsuzluk Odası İstanbul Boğazı' isimli bir yerleştirme. Refik Anadol, Türkiye doğumlu ama Los Angeles'ta yaşayan bir sanatçı ve kendisi, içinde bulunduğumuz lokasyondaki birtakım sensörlerle algılanabilen ısı, basınç, rüzgar hızı gibi birtakım farklı verileri topluyor ve bunu yapay zekadan geçirerek bir görsel kompozisyon oluşturuyor. Ziyaretçilerimiz için de bu farklı bir deneyim sağlıyor.

Koleksiyon sergimiz dışında birinci katta fotoğraf galerimiz ve aynı zamanda kısa süreli sergi alanımız bulunuyor. Fotoğraf galerimizde Nuri Bilge Ceylan'ın şimdiye kadar gösterilmemiş, dünyanın coğrafyalarından portrelerinin yer aldığı 'Başka Bir Yerde' isimli sergi devam ediyor. Kısa süreli sergi alanında ise 'Hep Burdayız' başlığı altında İstanbul Modern'in 2016'da kurduğu kadın sanatçılar fonu aracılığıyla müze koleksiyonuna dahil edilen yapıtlardan bir seçki var.

Giriş katında ise kütüphanenin devamı olan küçük galeri alanımızda Renzo Piano'nun mimari pratiğine odaklanan, bir yandan da İstanbul modernin maketlerle, videolarla inşa ve tasarım sürecini anlatan bir sergimiz yer alıyor. Birinci kat lobi alanımızda dünyadaki en önemli mimarlık fotoğrafçılarından Cemal Emden'in 2020'den İstanbul Modern'in tüm bu inşa sürecini belgeleyen 'Mimarinin İnşası' isimli bir fotoğraf sergimiz de yer almakta."

Özsoy, gençleri ve çocukları kültür sanatla bir araya getirmeye yönelik projeler gerçekleştirdiklerini belirterek, "İstanbul Modern olarak kültür ve sanata ulaşımın herkesin en önemli hakkı olduğuna inanıyoruz. Özellikle eğitim bölümümüzde devam eden çok fazla projelerimiz var. Bu binayla birlikte eğitim için ayırdığımız çok daha farklı alanlar var. Özellikle eğitim atölyeleri, çok amaçlı salonlar gibi kullanabileceğimiz yeni alanlar açmamıza yardımcı oldu." ifadelerini kullandı.

Ücretsiz müze günlerine de değinen Öykü Özsoy, "Genç Salı" programıyla 18-25 yaş arasındakilere, "Sizin Perşembeniz" programıyla ise Türkiye'de ikamet eden herkese 10.00-14.00 saatlerinde müzenin ücretsiz olduğunu dile getirdi.

Özsoy, ayda bir kere salı günleri olmak üzere 18-25 yaş arasındaki gençlere yönelik tasarımcı ve sanatçılarla buluşma atölyeleri düzenlendiğinin altını çizerek, "Giriş katındaki keşif alanı, özellikle gençlere ve çocuklara yönelik sanatçıları daha iyi bir şekilde anlamalarına yardımcı olacak programlara ücretsiz olarak katılma şansı veriyor. Steam adlı projemiz disiplinler arası üretimleri algılayabilmeleri için özellikle gençler ve yetişkinler için bir deneyim alanı sunuyor. Eco Art Lab isimli projemizde, hepimizin çevre konularına duyarlılığını arttırmak, doğayla olan ilişkimizi tekrardan düşünmek için atık malzemeleri kullanarak sanat ve tasarım yapma üzerine atölyeler sunuyor." değerlendirmesinde bulundu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle "Dijital Sanatta Genç Üretimler" isimli bir projeyi de hayata geçirdiklerini vurgulayan Özsoy, proje sayesinde dijital sanat üzerine çalışan sanatçılarla bu alanda çalışmak isteyen sanatçı adaylarının bir araya geldiğini ve birlikte üretim imkanı bulduğunu ifade etti.

Özsoy, seyir terasındaki yansıtma havuzunun ziyaretçilere 360 derece İstanbul manzarası sunduğuna ve şimdiye kadar hiç deneyimlenmeyen bir açıyla İstanbul'u keşfetmelerini sağladığına işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Müze binamızın mezanin katında 156 kişilik bir oditoryumumuz var. Özellikle sinema departmanımız müzenin başlangıcından beri hem dünyadan hem Türkiye'den önemli kült filmlere yönelik programlar hazırlarken bir yandan da genç yönetmenleri de izleyicilere tanıtmayı amaçlıyor. İstanbul Modern Sinema, kurulduğundan beri dünyadan ve Türkiye'den film yönetmenlerini, filmleri ziyaretçilerle buluşturan programlar düzenliyor. Sinema departmanımız yeni bir uluslararası projeye de imza attı. 'Boşluğa Dikkat' isimli bu proje sinema sektöründeki kadın yönetmenleri tanıtmaya yönelik bir program."

Güney Ege, Karadeniz ve Akdeniz İçin Fırtına Uyarısı Güney Ege, Karadeniz ve Akdeniz İçin Fırtına Uyarısı

İstanbul Modern hakkında

İstanbul Modern'in yeni binası, müzenin kurucu sponsoru Eczacıbaşı Topluluğu ve ana sponsoru Doğuş Grubu-Bilgili Holding'in ortak katkısıyla inşa edildi.

Sergi ve programlara ev sahipliği yapan 5 katlı yeni müze binası, büyük sergi salonları, çok amaçlı mekanlar, ofisler, eğitim ve farklı kültürel etkinliklerle diğer faaliyetler için alanlar barındırıyor.

Boğaziçi'nin ışık yansımalarıyla pırıldayan sularından ilham alınarak tasarlanan bina, üç boyutlu biçimlendirilmiş alüminyum panellerle kaplı cephesiyle günün her saatinde değişen güneş ışığı ve sudan gelen yansımalarla ışık ve gölge oyunları yaratıyor.

Yeni müze binasının dış etkinlik alanı, heykel sanatının önemli örneklerine ev sahipliği yapıyor. Adrián Villar Rojas'ın "Tüm Annelerin En Güzeli" adlı yapıtının yanı sıra Richard Deacon'un "Ev Modeli", Anselm Reyle'nin "Yeraltı Dünyasının Üstünde" ve "Toz Çökerken", Yılmaz Zenger'in "Bence Ayça" ve Selma Gürbüz'ün "Avrupalılar" başlıklı çalışmaları izleyiciyle buluşuyor.

Anthony Cragg'in "Runner" adlı yapıtı İstanbul Modern'in giriş platformunda yer alırken, Richard Wentworth'ün "Sahte Tavan" adlı yerleştirmesi ise zemin kattaki lobide, Antrepo binasından sonra yeniden ziyaretçilerle bir araya geliyor.

AA

Kaynak: aa