Ziraat Odası olarak traktörlerle bahçe ekimini yaparak üreticilere destek verdiklerini söyleyen İskenderoğlu, “Fındık patosu hizmeti desteği de veriyoruz. O yüzden tarıma kazandırılmamış meraları tarıma kazandırmaya devam ediyoruz. Şu an yeni sezonumuz başladı. Murgul ilçesi de bize bağlı. 54 köyde ve mahallemizde hizmet üretmeye devam ediyoruz” dedi ve mevcut ekim yapılan arazilerde el traktörleri veya vatandaşın kendi imkanıyla üretim yaptığı sahaları makineli tarıma geçirerek profesyonel traktörlerle işlemeye başladıklarını, mera olarak vatandaşın kendi imkanlarıyla işleyemediği, yapamadığı alanı yaklaşık yüz dönüm alanı tarıma kazandırdıklarını açıkladı.
Açıklamalarına Çiftçi Kayıt Sistemi hakkında devam eden İskenderoğlu, “ÇKS Belgeli 10.200 belgeli üreticimiz var. 4.283 çay üreticisi, geri kalanı fındık ve diğer üreticimizdir” dedi ve ilçede ticari getirisi olan çay fındık ve bal üretimi ile ilgili bilgiler verdi:
“Çay, fındık ve baldır. Biliyorsunuz Artvin coğrafyası ile doğası nadide bir ildir. Akademik çalışmalarla tespit edilmiş 2.727 endemik ve biyolojik bitki çeşitliliği ile Türkiye’nin birincisi. Bu anlamda Türkiye’nin herhangi bir ilinde de Artvin’de bulunan rakım farkını bulma imkânınız yok. O yüzden 0 kotundan 3 bin 900 metreye ulaşan kot farkı var. Bu kot farkı demek, bitki çeşitliliği demek, her kotta farklı bir bitki demek. Dolayısıyla bu bitki çeşitliliği bal kalitesine yansıyor. Artvin’in birçok havzası var. Türkiye’nin en kaliteli balını ürettiğimizi düşünüyoruz.”
Borçka doğasının sarp bir araziye sahip olduğunu söyleyen İskenderoğlu, “O yüzden üretimimiz maliyetli ve meşakkatli. Artvin öyle bir coğrafyaya sahip ki farklı farklı havzalardır. Özellikle birkaç farklı köyde, aroması çok farklı bal üretebiliyorsunuz.Örnek Hatila Vadisi’nde bambaşka bir aroma ile farklı bir bal üretiyorsunuz. Diğer yandan Borçka Düzköy, Çifte Köprü Demirciler, kestane yoğun, iyi, bambaşka bir bal üretiyorsunuz. Balcılar köyü de öyle. Murgul Kabaca da (Kabarcet) öyle. Camili dediğiniz gibi dünyanın 25 habitatından biri. 6 köyden oluşan Türkiye’nin ilk ve tek biyosfer rezerv alanı. Endemik ve biyolojik bitki çeşitliliği açısından bam başka bir yer.
Biz iddia ediyoruz ki Türkiye’nin hatta dünyanın sayılı en iyi balını üretiyor. Hak ettiği değeri görüyor mu? Biz konuda gerek markalaşma gerek tanıtım noktasında eksikliklerimiz var. Devletimizin bu nokta da üreticilerimize destek olması lazım.Markalaşma ve üretimden tüketime olan denetimi destekleme konusunda çalışmalar yürütülür, reklam ve tanıtım konusunda üretim desteklenirse hak ettiği değeri göreceğimizi düşünüyorum” diyerek belirttiği havzalarda farklı üretimleri olduğunu, Gürcistan sınırı bölgesinde bulunan 12 köyde çay ve fındık üretimi gerçekleştirdiklerini söyledi.
Kaynarca, Alaca, Arkaköy, Balcı köylerinde çay üretimi olmadığını fındık üretiminin de çok kısıtlı olduğunu belirten İskenderoğlu, “O yüzden o noktada işlenebilir arazilerimiz çok fazla. Biz o bölgeyi incelediğimizde üretimleri teşvik etmek, kadın istihdamını artırmak, bu işin lokomotifi kadınlar olarak o bölgeye eğitim çalımalar yaptık. O bölgenin çilek üretimine uygun olduğunu gözlemledik. Çabuk paraya dönebilecek, katma değeri yüksek ve hızlı üretim yapabileceği için çilek üretimini teşvik ettik. Bölgede 6 dönüme yakın arazide çilek bahçelerini ziraat odasını desteğiyle kurduk. Profesyonel çilek bahçeleri damlama sulama ve bütün ekipmanlarıyla üretici ve ziraat odası el ele kurduk. Gerek işgücü gerek teknik bilgi anlamında gerek maddi kısmını paylaşarak çilek bahçelerini oluşturduk.
Üreticilerimiz önce acaba ‘Artvin’de çilek olur mu, yani ekonomik anlamda para sunulabilecek ekonomik değerde ve tonajda çilek üretimi yapabilir miyiz?’ şeklinde endişeleri vardı. Sonra gördüler ki bu emek verildiği zaman çok kaliteli çilek üretimimiz olduğu tadıyla, aromasıyla çileğin şekli ve büyüklüğü ile gerçekten iyi bir çilek yetiştirildi” dedi.
Borçka Belediye Başkanı Ercan Orhan’ın çalışmalarıyla Demir Elması, Arhavi Ziraat Odasının çalışmalarıyla Kestane Balına coğrafi işaret alındığını ifade eden İskenderoğlu, “Dolayısıyla kestane balı ve hem de demir elmasının coğrafi işaretinin alınması çok önemli. Bunları yan ürünlerle pazara sunulacak. Yan ürünlerle taçlandırılması lazım.O yüzden Artvin’in sanayi bölgesine dönüşmesi arazi yapısından dolayı çok coğrafyanın yapısından dolayı mümkün değil. Biz doğamızı bir fabrika olarak kullanarak tarım ürünlerine yönelmemiz gerekir. Bu noktada devletin ilgili makamlarının ciddi anlamda desteğine ihtiyacımız var. Burada yıllardır kurduğumuz satış ofisiyle piyasadaki hem fiyatları dengelemek hem de üreticilerimizin ihtiyacı olan doğru ürünlere ulaşması amacıyla 7 yıldır bu hizmeti veriyoruz” ifadelerini kullandı.
Ziraat Odalarının bir meslek kuruluşu olarak ofiste hizmet üreten yer olmadığını söyleyen İskenderoğlu, “Tabii ki ofiste mühendislik hizmeti, rehberlik hizmeti veriyoruz. Ama bunun yanında sahada olmak üreticinin alın terini paylaşmak, üreticini bahçesinde o toprak kokusunu duymak, üretime ve maliyetlerine destek olmak maksadıyla göreve gelir gelmez bu çalışmaları yaptık.Bununla ilgili olarak sahada üreticinin ekilebilir alanlarını çoğaltılması hem de ekilebilir alanlardaki maliyetlerin düşürülebilmesi amacıyla traktör eksiğini gördük ve 2 adet traktör aldık.2 traktörle Borçka ve Murgul’un bahçelerine hizmet üretiyoruz. Köylerimi çok dağınık. Arazi koşulları hem sarp hem dağınık köyler. Bu anlamda traktör hizmeti üretmeye çalışıyoruz. Fındık patos hizmetini Ordu ilinden getirilerek ihtiyacın giderildiğini gördük. Ordu’dan gelen kişilerin maliyetlerinin yüksek olduğunu gördük. Bu eksiliği görüp 2 adet de patos makinesi aldık. Dolayısıyla burada üreticini maliyetlerine ciddi anlamda dokunmaya çalışıyoruz.
Örneğin Kale köyünün bir mezrasında bir üretici: “Ben burada bunun ekildiğini gördüm. Ölsem de gam yemem” dediğini gördük. Bu bizi sevindiriyor. Maliyetli olana ekipmanın getirilmesi, işlenmesi zor. Makineye üretici zor ulaşıyor. İşlenmemiş mera olarak kalmış alanı, Borçka Ziraat Odasının bu hizmeti ile tarıma kazandırıldı.Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların yem maliyeti çok yüksek. Bu sene yine 2 kamyon ürün getirilerek 60 tona yakın ürün sahada üreticilerin hizmetine sunduk. Satış ofisiyle hizmet üretiyoruz. Makinelerle hizmet üretiyoruz.
Elimizde projeler var. Bunları devletin ilgili makamlarına sunduk. Eğer onaylanırsa tesisleşmeyle ilgili projelerimizi var.Fındık kurutma ve işleme tesisi ile ilgili bir projemiz var.Bu tesisi inşallah Borçka ilçesine kazandırmaya çalıyoruz. Buradaki amacımız şu; öncelikle üretici iklim koşullarında dolayı kurutma konusunda problem yaşıyoruz.Yeterli derecede kurutulmadığı zaman TMO’ya getirildiği zaman oradaki denetimlerden geçemiyor.Dolayısıyla vatandaş devlete ürününü veremiyor. Bir anlamda devlete mahkûm kalıyor. Bu tesisle vatandaşın bu sorunu aşmaya çalışıyoruz. Aynı zamana mikro bir paketleme tesisi İlçe Tarım Müdürümüzü Onur Bey’in ve Kaymakamı’mızın ciddi gayretleri var. Bunun ARGE çalışmalarını, alt yapı çalışmalarını hazırlamaya çalışıyoruz.
Sağ olsun Fiskobirlik Yönetimi bu konuda destek verdi. Borçka’daki Birlik Başkanı Hüseyin Merttürk de destek verdi.Burada arazi bulmak zor biliyorsunuz. Nehir kıyısına iniyoruz DSİ. Yol kenarına geliyorsunuz Karayolları müdahale ediyor. Ormana kısmına geliyorsunuz. Orman İdaresi müdahale ediyor.En son dedik ki Fiskobirlik, bahçesinde bize bir yer tahsis yaparsa biz bunu yaparız” ifadeleriyle açıklamalarını sonlandırdı.
Ayşe ÖZDER