Ardanuç’ta Bulanık Deresi üzerinde planlanan Ardanuç Regülatör 5. HES projesi, hem bölge halkının hem de çeşitli sivil toplum kuruluşlarının büyük tepkisini çekiyor. Projenin, tarihi ve kültürel varlıkların bulunduğu, 1. derece kültür varlıkları koruma alanı olarak ilan edilen bir bölgede inşa edilmesi, endişeleri daha da artırıyor. Bölgedeki HES inşaatının yol açtığı tahribat, özellikle tarihi bir kilise kalıntısının dere yatağının değişmesi sonucu sular altında kalmasıyla somutlaştı.
Derelerin Kardeşliği Platformu Dönem Sözcüsü Elyesa Uygun, bu durumun vahametini vurgulayarak, "Tarihi kalıntının bulunduğu bölgede gerekli inceleme ve koruma çalışması yapılmadığı için ne yazık ki tarihi bir kilise kalıntısı, derenin yönünün değişmesi nedeniyle sular altında kalmıştır" ifadelerini kullandı.
Uygun, şu anda bulundukları alanın tarihi kilise kalıntısının hemen önünde olduğunu ve kalıntıların dereye karıştığını üzülerek gözlemlediklerini belirtti. İlgili kurumların bölgeye karşı ilgisiz kalması sonucunda dere yatağının zamanla kilise kalıntılarına doğru yer değiştirdiğini ve bunun sonucunda kalıntıların bir kısmının dere tarafından taşınarak suya gömüldüğünü dile getirdi. Yapının bir kısmının hala derenin kenarında görülebildiğini ve bu durumun yerel yetkililer dahi dikkat çekmediği için önemli bir kayıp olduğunu vurguladı. Uygun, bu kalıntıların korunabilseydi, bölgeye kültürel ve turistik anlamda ciddi katkı sağlayabileceğine dikkat çekti.
Platformun 2023 yılında bu alana ilişkin resmi yazılar yazarak Artvin Müze Müdürü'nü iki kez bölgeye getirmeyi başardığını, ardından Erzurum Kültür Varlıkları Koruma Kurulu'na da yazılı başvuru yaparak tarihi kalıntının bulunduğunu bildirdiklerini aktardı. Amaçlarının, bu alanın Ardanuç Regülatör 5 HES sahası içinde kaldığını ve zarar görebileceğini ortaya koymak olduğunu belirten Uygun, "Ne yazık ki bu kaygılarımız bugün gerçekleşmiş durumda. Tarihi bir yapı artık suya karışmış durumda" dedi.
Hukuki süreç de projenin önünü kesmekte yetersiz kaldı. 2010 yılında bölge sakinleri tarafından başlatılan hukuki süreçte Danıştay’ın ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporlarını defalarca iptal etmesine rağmen, dava dosyasının Anayasa Mahkemesi’nde bulunması dahi süreci etkilemedi. Elyesa Uygun, arkalarında görülen sahada, tüm bu verilere ve kararnameye rağmen Ardanuç Regülatör 5 HES’in isale hattı tünel çalışmalarının sürdürüldüğünü kaydetti.
Proje ile ilk olarak 2010 yılında karşılaştıklarını ve o zamandan bu yana üç kez ÇED raporu iptal edilmesine rağmen Danıştay’ın dördüncü başvuruda aleyhlerine karar verdiğini ifade etti. Bu kararın ardından yerel seçimlerin yapıldığını, Ardanuç’ta belediyenin ve köy muhtarlığının değiştiğini ve hemen ardından inşaata başlandığını anlattı. Uygun, hukuki sürecin hala açık olmasına rağmen (dosyanın Anayasa Mahkemesi’nde bulunması nedeniyle) Danıştay’ın kararından sonra kimsenin harekete geçmediğini ve inşaatın devam ettiğini belirtti.
Uygun, devletin kendi belirlediği koruma alanlarında yürütülen bu tür çalışmalara karşı daha hassas olması gerektiğini savundu. Buranın uzun süredir kültürel ve arkeolojik kalıntıların bulunduğu bir alan olduğunu ve aynı zamanda defineciler için de cazip bir merkez olduğunu dile getirdi. Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun kararına rağmen HES projesi çalışmalarının sürdüğünü ve devletin hiçbir kurumunun burada kapsamlı bir arkeolojik araştırma yürütmediğini vurguladı. Eğer bu araştırmalar yapılsaydı, HES’in sağlayamayacağı türden bir turistik veya kültürel değer kazanılabileceğini ve yerel halka ciddi katkılar sağlanabileceğini ifade etti. Ancak araştırma yapılmadığı için bu tarihi kalıntıların gözlerinin önünde yok olduğunu veya tahrip edildiğini söyledi.
HES projesinin bölge halkı için bir diğer endişe kaynağı da sulama sularının tehdit altında olması. Yaklaşık yedi köyün sulama alanını doğrudan etkileyecek olan HES çalışmasının, "su kullanım hakkı yasası" doğrultusunda hayata geçirildiğinde, suyun kamu mülkü olmaktan çıkıp özel mülke dönüşeceği yönünde ciddi endişeler bulunuyor. Özellikle alt kotlarda bulunan köylerin, başta Tepedüzü Köyü olmak üzere, sulama yapamayacak hale geleceği belirtiliyor. Mevcut suyun zaten yetersiz olduğu ve verimli kullanılsa dahi tarım açısından yeterli olmayacağı ifade ediliyor.
Elyesa Uygun, projeyi birçok kez toplumsal, çevresel ve coğrafi açıdan sakıncalı bulduklarını dile getirdiklerini ancak ne yazık ki bu çalışmanın önüne geçemediklerini söyledi. Yeni dönemde görev alan yerel yöneticilerin de yanlarında durmaması nedeniyle kendilerini yalnız bırakılmış hissettiklerini ekledi.