Sahipsiz köpeklerin sokaktan toplanarak “uyutulması,” diğer bir deyişle iğne ile öldürülmesini içeren yasa teklifine yönelik protestolar devam ediyor. 

Hayvan hakları savunucuları, Arhavi Cumhuriyet Meydanında  Hayvan Hakları Koruma Kanunu'nda değişiklik yapılması teklifine karşı basın açıklaması gerçekleştirdiler. 

Hayvanseverler sokak hayvanları için "kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat" modelinin benimsenmesi gerektiği vurgulandı.

B3 D325 A B 79 F4 4 B D D A C F6 F F15378 E A F F5

Arhavi Meydanında bir araya gelen hayvanseverler, 'hayvan, yaşam, özgürlük’, ‘Sokağımdaki masuma dokunma', 'Devlet yaşatır toplayamazsın, öldüremezsin' pankartları taşırken, ‘susmuyoruz, korkmuyoru’ , ‘yasayı geri çek', 'uyutma çare değil' sloganları attı.
Basın açıklamasını ise Hayvan Hakları Aktivisti Nazlı Demet Uyanık okudu. 

Ötanazinin bireylerin kendi iradesiyle yaşamına son verme beyanı sonucu uygulanan bir eylem olduğunu söyleyen Uyanık, “yaşamak isteyen, yaşam savaşı veren canlılar ve bireyler için böyle bir kavram uygulanmak şöyle dursun, kullanılamaz” dedi.

“Sokakta hayvan istemeyen zihniyeti biz asla kabul etmiyoruz!”
Uyanık, hayvanların sesi olmaya devam edeceklerini söyleyerek basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Bildiğiniz üzere, tarım komisyonuna gelen Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nde kısırlaştır-aşılat-yerinde yaşat İlkesinden vazgeçilip yakala kısırlaştır tut sahiplendir ya da öldür modeline geçilmek isteniyor. Görüşülecek teklifteki çelişki ve yanlışlıkları Tarım Bakanlığı'nın ve sizlerin dikkatine sunuyoruz ; Taslakta ötanazinin Türkiye'de ve Osmanlı Devleti'nde kullanılmış ve sonuç vermemiş olmasına değinilmemiş. Ayrıca, ötanazi, bireylerin kendi iradesiyle yaşamına son verme beyanı sonucu uygulanan bir eylemdir. Yaşamak isteyen, yaşam savaşı veren canlılar ve bireyler için böyle bir kavram uygulanmak şöyle dursun, kullanılamaz.  Bu tarz bir uygulamaya ötanazi denmez, olsa olsa cinayet denir. Taslağın amacının sokaktaki hayvan nüfusunu kontrol altına almak olduğu söyleniyor. Ama köpek nüfusunu arttıran kök nedenlere dair hiçbir çalışma yok. Gün gibi açık ki, bu yasa geçtiği takdirde, belediyeler barınaklarda katliam yaparken, hayvanlar birileri tarafından üretilmeye, çoğaltılmaya, sömürülmeye, nüfus sürekli olarak artmaya devam edilecek. Bir taraftan hayvan üretimi ve satışı devam ederken, hayvanlar ticari birer mal haline getirilip rant elde edilirken, diğer taraftan sokakta yaşam savaşı veren hayvanların öldürülmesini bize çözüm diye sunmaya kalkıyorlar. Buna kim inanır? Doğu Karadeniz bölgesindeki hayvan popülasyonunun artışında, avlanma ya da diğer gerekçelerle köye götürülen ve kısırlaştırılmayan hayvanların yaz sonunda ilçe merkezlerine bırakılmalarının yattığını çok iyi biliyoruz. Bu da ilçe ve şehir merkezlerindeki hayvan nüfusunun kontrolsüzce çoğalmasına yol açıyor. Sokaktaki kısır ve uyumlu hayvanlarla uğraşmak yerine, işe köylerden ve kırsaldan başlayın ve evine hayvan alan herkesin bu konudaki sorumluluklarını yerine getirmeleri için sıkı denetimler uygulayın. Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü başta olmak üzere, dünyada hayvanlar konusundaki otoritelerin tamamı köpek nüfus yönetiminde kısırlaştırma, aşılama ve yerinde yaşatmayı önermektedir. Taslakta belirtilen gerekçelerin neredeyse tamamında veriler ya eksik ya da yanlıştır. Örneğin, trafik kazaları hakkındaki iddiada, tüm trafik kazalarının sahipsiz köpekler nedeniyle olduğu algısı yaratılmaktadır. Türkiye'de sahipsiz köpek saldırılarından ölen kişiler olduğu söyleniyor ama bunun dayandırılabileceği hiçbir sayısal veri yok. Ortaya sürülen rakamlarsa tamamıyla yalan. Taslağın öne sürdüğü iddiaların doğruluğuna asla güvenmiyoruz. Öznenin köpekler olduğu belirtiliyor ama sahipsiz hayvan tanımı da geçtiği için aslında kediler de bu uygulamaya dahil ediliyor. Hepimiz biliyoruz ki, köpekleri öldürmekle kalmayacaklar. Önce köpekleri öldürecekler, sonra sıra kedilere ve diğer türlere gelecek.
Sokakta hayvan istemeyen zihniyeti biz asla kabul etmiyoruz! Bir diğer bahane yaban hayvanlarını koruma niyeti. Eğer böyle bir amaç varsa, neden öncelikle av ihaleleri durdurulmuyor? Yaban hayatının varlığı ve biyoçeşitlilik bu kadar önemseniyorsa bu canlıların yaşam alanlarını yok eden ekokırım projeleri neden durdurulmuyor? Her taraftan inşaat ve rant projeleriyle, madenlerle, HES'lerle, beton duvarlarla ve av ihaleleriyle yaban hayatını yok eden iktidarın yaban hayatını önemsediğine inanacak değiliz! -Bilgehan slogan-X Yıllardır, 5199 sayılı hayvanları koruma kanununda belirtilen görevlerini ihmal eden yetkililer, resmi kurum ve belediyeler, şimdi artan hayvan popülasyonu için çözümü hayvanları öldürmekte görüyor. Görevlerini 20 küsur senedir yapmamışken, kısırlaştırmanın işe yaramadığını söyleyebilecek kadar alçalabiliyorlar. Bu işin gerçek ve bilimsel çözümü belli: Kısırlaştır, aşıla, yerinde yaşat! Son olarak hem bölgedeki hem tüm Türkiye'deki belediyelere sesleniyoruz. Tıpkı Trabzon, Datça ve Milas belediyeleri gibi siz de hayvanların öldürülmesini planlayan bu katliam yasasını geçse bile uygulamayacağınızı tüm Türkiye'ye duyurun. Yasalar yaşatır, öldürmez! Hepimiz farklı siyasi görüşlerden, inançlardan insanlar olarak burada hayvanlar için bir araya geldik. Buradan İstanbul'da ve Ankara'da hayvanların hakkı için parklarda, meydanlarda mecliste toplanan, günlerdir alanlarda nöbet tutan tüm dostlarımıza da selamlarımızı gönderiyoruz! Hayvanların sesi olmak, yaşam hakkını savunmak için canımız pahasına mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz! Toplayamazsın! Hapsedemezsin! Öldüremezsin.”

Hayvan Barınağındaki Kötü Koşullar Gündemde Hayvan Barınağındaki Kötü Koşullar Gündemde

F C E F A247 7743 4474 951 F E D B73 F2 A9467
“Barınakta Hiçbir Şekilde Denetim Yok”

Arhavi Belediyesine seslenen Gözde Aylin Akgümüş, “belediye bünyesindeki bazı kişiler aracılığıyla hayvanlar sokaktan kanunsuz şekilde toplanıyor” dedi.
Yasal bir alanın kurulmasına kadar barınağın koşullarının düzeltilmesi gerektiğini söyleyen Akgümüş, Arhavi Belediyesine ve yetkililere şu sözlerle seslendi; “Buradan Arhavi belediyesine sesleniyoruz. Arhavi'de pek çok siyasi parti dönemi yaşandı, geldi geçti ama Arhavi'de hayvanlar için de doğa için de değişen hiçbir şey yok. Buradaki bir avuç gönüllü, binbir zorlukla mücadele ederek hayvanlara yardımcı olmaya çalışırken hedef gösterildiler, engellendiler. Hani diyorlar ya, kısırlaştırma denendi ama işe yaramadı diye. Arhavi özelinde konuşursak, son 5 senedir -ki bu süreçte iki parti değişti- Arhavi'de neredeyse hiç kısırlaştırma yapılmadı. Kısırlaştırıldığı söylenen hayvanların ise bir kısmı sonradan doğurdu. Hangi siyasi parti gelirse gelsin, hayvanların hali içler acısıydı, hala da aynı şekilde devam ediyor. Belediye yönetimine gelen yetkililer, yanlarındaki işbilmez ve kötü niyetli insanların gazıyla hayvanları oradan oraya taşımaya, kısırlaştırma, bakım, tedavi görevlerini ihmal etmeye devam ediyor. Sonra çok şikayet var denerek, saçma sapan bahaneler uydurularak, iftiralar atılarak, yalan yanlış sahte haberler yapılarak yasa çiğneniyor, olan zavallı, masum hayvanlara oluyor. Artık yeter! Belediye bünyesindeki bazı kişiler aracılığıyla hayvanlar sokaktan kanunsuz şekilde toplanıyor. Toplamaları derhal durdurun! 2021'deki selden sonra yıkım kararı olan barınakta kısır ve küpeli köpekler bayram seyran, festival gibi türlü bahanelerle sokaktan alınıp hapis tutuluyor. Sokakta yaşam mücadelesi veren, gönüllülerin ya da insanların baktığı kısır ve nüfusun artışına yol açmayan uyumlu hayvanlar, sırf birileri canı sokakta hayvan istemiyor diye belediyede çalışan şaibeli ve iş bilmez kişiler tarafından usulsüzce uyutularak toplanıyor. Pek çok hayvanımızı yanlış uyutma teşebbüsleri yüzünden ölmekten son anda kurtardık. Bazıları maalesef öldü. Burada açık şekilde suç işleniyor! Suç işlemekten vazgeçin! Barınakta tutulan kısır veya küpeli hayvanları derhal alındıkları yere bırakın! Barınaktaki hayvanlar aç, susuz, uyuz, hasta. Yazın betonun üzerinde kavrulup, kışın buzun üzerinde tir tir titreyip hastalanarak ölüyorlar. Beslemelere her gittiğimizde bir parça ekmek için birbirlerini parçalıyorlar. Belediyenin sağladığı yetersiz miktardaki mamalar orada hapis tutulan hayvanların beslenmesi için kullanılıyor mu, belli değil. Barınaktaki hayvanlar neden aç ve susuz? Belediyenin sağladığı mamalara ne oluyor, bu mamaları kimler ne amaçla kullanıyor? Sözünü ettiğimiz bu cehennem barınakta hiçbir şekilde kısırlaştırma veya tedavi yok. Barınağı bir veterinerin ziyaret ettiğine bir kez bile şahit olmadık. Oraya tıkılan hayvanların ya açlıktan ölmesi bekleniyor ya da kamyonetlere doldurulup başka il veya ilçelere atılıyorlar. Kısırlaştırma, bakım gibi uygulamaların esamisi okunmazken, barınağın bir köşesinde ufak ırk ya da cins hayvanlar sürekli doğurtuluyor. Daha sonra bu hayvanlara ne olduğunu bilen de yok, alınıp satılıyorlar mı, oraya buraya dağıtılıyorlar mı, ölüyorlar mı bilmiyoruz! Sonra sokakta çok hayvan var diye katliam yasası çıkartmaya kalkıyorlar. 
Barınakta hiçbir şekilde denetim yok, çünkü o barınak selden beridir resmi bir alan değil. Yasal bir alan kurulana kadar barınağın koşullarını düzeltin, tedavi ve kısırlaştırma için binaları elden geçirin ve derhal bir veteriner tahsis ederek kısırlaştırma ve tedavilere başlayın! Barınağın sorumluluğunu da hiçbir şeyden anlamayan, hayvan sevgisi bilmeyen insanlar yerine gönüllülere devredin! Madem siz işinizi yapmak istemiyorsunuz, en azından hayvanlara yardımcı olmamıza engel olmayın! Varolan 5199 sayılı kanun gerektiği şekilde uygulansaydı şu an bugünleri yaşamıyorduk. Belediyeler ve devletin diğer yetkili kurumları kendileri ihmalleri sonucu yarattığı bu durumu, gün gibi ortada olan, toplum vicdanına ve kültürüne uyan, vicdanlı uygulamalarla çözmek zorundadır. Aynısı Arhavi belediyesi için de geçerlidir. Hayvan sevgisini cins kedi köpek satın alıp canı sıkılınca sokağa bırakmaktan ibaret zanneden sahte hayvanseverlere, hayvanlara kötü muamele eden, şiddet uygulayan canilere ağır para ya da hapis cezaları getirilmelidir! Bu sorun ancak gerçekçi, vicdani, bilimsel yollarla çözülebilir, cinayet yasaları çıkararak değil! Çözüm belli: Kısırlaştır, aşıla, yerinde yaşat.”

B43 D C702 41 E3 4 B E9 B8 D B 1906 E4 B9295 A

Editör: AYŞE ÖZDER