SİYASET

“Haset mi hasat mı?”

Abone Ol

Saadet Partisi Artvin İl Başkanı Gültekin Soydan, ‘başörtüsü’ meselesi ile ilgili açıklamalarda bulunudu. Soydan, “Çocukluğumuzdan ve gençliğimizden itibaren şahidi olduk. Türkiye uzun yıllar başörtüsü sorunu ile çalkalandı. Kimi zaman ceberut uygulama ve baskılara maruz kalan başörtülü hanımefendiler, kimi zaman da müsamahalı dönemlerde kısmi rahatlamalara kavuştular. 28 Şubat sürecinde ise en katı, en acımasız ve en müsamahasız uygulamaların muhatabı oldular” dedi.

“Bu döneme AKP iktidarının ilk yılları da dâhildir. O dönemde AKP'nin üst yönetiminden birilerinin, "Bizim başörtüsü diye bir sorunumuz yok, Türkiye'nin de yok. Başörtü sorunu yüzde birin bir sorunu olabilir, biz ilgilenmiyoruz" mealindeki sözleri hâlâ kulaklarımızdadır. Hatırlayalım, başörtüsünü yasaklayan bir kanun yoktu. Yasaklayanların dayandıkları bir kanun da yoktu.” diyen Soydan, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Bazıları iktidara geldiklerinde veya cunta şartları cari olduğunda, yetkililer kendi görüşleri veya etrafının mahalle baskıları ile keyfi yasaklar koyuyor, uyguluyordu. Buna kanuni bir engel de bulunmuyordu. Yine hatırlayalım MHP'li bir belediye başkanı, sosyal tesislerin kapısına, "Buraya köpekler ve başörtülüler giremez" levhasını bile koyabilmişti. AKP'nin iktidarında yıllar sonra başörtüsü serbestîsi getirildi. Okullar, resmi daireler, devlet memurları, milletvekilleri, kamu yöneticileri, güvenlik güçleri ve nihayet askeriye, başörtüsünü serbest bıraktı. Hepimiz sevindik. Alkışladık. Memnun kaldık. AKP de bu icraatının hasadını, iktidarını koruyarak ambarına yığdı. Seçim kampanyalarında en büyük icraat olarak "başörtüsü serbestîsi" propagandasını kullandı. Bugün gelinen noktada herkes anladı ve fark etti ki, başörtüsü iktidar gücü ile müsamahalı uygulamalar neticesinde serbest bırakılmış. Bu konuda bazı yönetmelikler ve talimatlarla bu iş başarılmış. Bir iktidar değişikliğinde, yeni gelenler temel haklar konusunda müsamahakâr uygulamalara devam ettiği müddetçe sorun çıkmaz. Ama birileri gelir de yine çarpık mantıklarla kısıtlamalar, yasaklamalar getirirse, evvelki mağduriyetler aynen yeniden başlar. Böyle bir zulmü engelleyen bir kanun veya anayasa maddesi yoktur. AKP; örneğin aileleri perişan eden, bilhassa erkekleri sorgusuz sualsiz aileden koparıp çoğu kere de bir iftira ile hapislere tıkabilecek, ömür boyu nafaka ödemeye mecbur edecek kanunları, zina, domuz, kumar, eşcinselliğin himayesi, cinsiyet değişikliği ameliyatları, ETCEP benzeri sapık uygulamaları, prosedürüne uydurarak paldır küldür çıkarabildiği halde, başörtüsü zulmünün hortlatılmasını engelleyecek, bu temel hakkı güvenceye kavuşturacak bir kanun çıkarmamıştır. Çıkarmamasına rağmen hep hasadını biçmiştir. Son aylarda CHP'nin TBMM'ye bu yönde verdiği kanun teklifi karşısında, AKP'nin ilk tepkisi, "Bizim sayemizde artık Türkiye'de başörtüsü sorunu tarih olmuştur" şeklinde bir yaklaşım olmuştu. Başörtüsünün yasal veya anayasal güvencesi olmadığı ortaya çıkınca da, AKP Genel Başkanı şık bir jest yaptı. "Gelin bu teklifi kanun olarak değil, anayasaya bir hüküm koyarak hayata geçirelim, güvence tam olsun" dedi. CHP de buna evet diyeceğini ifade etti. Ama "bu teklifimize başka şeyleri de ekleyerek karşımıza çıkmayın, kabul etmeyiz" mealinde bir de şart koştu. CHP'nin teklifinin anayasa hükmü olarak TBMM'ye getirilmesi halinde, belki de ittifakla geçecek gibi gözüküyorken, başka maddelerin de bu teklife dâhil edilmesi ile belki de reddedilmesine sebep olunacaktır. Ya da referanduma gidilmesi neticesi çıkacak olursa, "temel hak ve hürriyetten olan" bu konunun halkoyuna götürülmesi garabeti yaşanacaktır. Şimdi AKP iktidarı bir sınavın kapısına gelmiştir: CHP'nin teklifini; "onlar prim kazanmasınlar" gibi haset dolu bir düşünce ile içine kabul etmeyecekleri ilaveleri yapıp reddettirerek veya referanduma götürerek, kendi bindiği dalı mı kesecek, -ki öyle gibi gözüküyor- yoksa bir temel hakkın güvencesi olan bu maddenin ittifakla veya ittifaka yakın oyla kabulünü sağlayarak hasat yapıp, kendi oylarının düşüşünü mü yavaşlatacak? Merak ve endişe ile izliyoruz.”

Ayla ALKAN