ARTVİN

Halkevleri’den HSK’ya Şikayet

Halkevleri, Dursun Ali Koyuncu’nun tutuklanması ve daha sonraki yasal sürecin ilerletilmeyişine dair Hopa Cumhuriyet savcısı hakkında Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na şikayette bulundu

Abone Ol

Cankurtaran’da 3 Eylül Salı günü meydana gelen silahlı saldırıda Reşit Kibar yaşamını yitirirken, Ersan ve Gökhan Koyuncu isimli vatandaşlar yaralanmıştı. Halkevleri Artvin Şube Yöneticisi Dursun Ali Koyuncu, saldırının hedeflerinden biri ve tanığı olarak olaydan yara almadan kurtulmuştu. Ancak, Koyuncu’nun kısa bir süre sonra tutuklanması ve devam eden hukuki süreç, hem Artvin halkı hem de insan hakları örgütleri tarafından tepkiyle karşılandı.

Halkevleri Hukuk Dairesi, sürecin detaylarına ilişkin bir açıklama yaparak yaşanan hak ihlallerini ve yargının eksiklerini kamuoyuyla paylaştı. Açıklamada, Kibar’ın ölümünden sorumlu kişilerin yargı önüne çıkarılmadığı, buna karşın orman savunucusu Koyuncu’nun hukuka aykırı şekilde tutuklandığı vurgulandı.

3 Eylül’de Borçka’nın Cankurtaran mevkiinde orman kesimini durdurmaya çalışan yurttaşlara yönelik silahlı saldırıda Reşit Kibar hayatını kaybetti. Halkevleri Hukuk Dairesi’nin açıklamasına göre, saldırının faili tetikçi Muhammet Ustabaş tutuklanırken, silah sahibi Fikret Merttürk ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Ayrıca, azmettiriciler ve kamu görevlileri hakkında herhangi bir işlem yapılmadığı iddia edildi.

Katliamın ardından başlatılan soruşturmada Kibar ailesinin dosyayı inceleme ve örnek alma hakkı, ortada bir gerekçe bulunmamasına rağmen kısıtlandı. Halkevleri, bu durumun soruşturmanın şeffaflığını zedelediğini ve delil karartma riskini artırdığını belirtti.

Reşit Kibar’ın katledilmesinin ardından Hopa Devlet Hastanesi bahçesinde bir konuşma yapan Dursun Ali Koyuncu, Borçka Kaymakamı ve Artvin Valisi’nin olayla ilişkili sorumluluklarına dikkat çekmişti. Koyuncu, aynı zamanda Faruk Çelik’in süreçteki rolüne işaret etmişti. Bu konuşmanın yanı sıra, 6 Eylül Cuma günü Borçka Orman İşletme Müdürlüğü önünde yapılan basın açıklamasında, “Orman katliamına izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullanması ve müdürlük binasının önüne “Katiller Hesap Verecek” yazması tutuklama gerekçeleri arasında sayıldı.

Halkevleri’nin açıklamasında, bu eylemlerin ifade özgürlüğü kapsamında olduğu, ancak Koyuncu’nun “halkı kin ve düşmanlığa tahrik”, “kamu görevlisine hakaret”, “kamu malına zarar verme” gibi suçlamalarla hedef alındığı ifade edildi.

Yapılan açıklamaya göre Dursun Ali Koyuncu’nun tutuklanma süreci de tartışma yarattı. 7 Eylül Cumartesi 1.50’de Hopa Cumhuriyet Savcılığı tarafından verilen arama ve el koyma kararıyla Koyuncu’nun evine operasyon düzenlendi. Ev çevresinde geniş bir güvenlik önlemi alınarak, operasyon kriminal bir hava yaratacak şekilde gerçekleştirildi.

Evde yapılan aramanın ardından gözaltına alınan Koyuncu, ters kelepçe ile Artvin’e götürüldü. Doktor muayenesi dahi kelepçeleri çıkarılmadan ve yaklaşık on polis eşliğinde gerçekleştirildi. Halkevleri, bu sürecin başından itibaren insan hakları ihlalleri ile dolu olduğunu belirtti.

Yapılan açıklamada Koyuncu’nun ifadesi ise soruşturmanın yürütüldüğü Hopa’da alınmadı. Hukuka aykırı bir şekilde Artvin’e götürülen Koyuncu, SEGBİS aracılığıyla Hopa Cumhuriyet Savcısı’na ifade vermeye zorlandığını ve aynı şekilde, tutuklama talebi kapsamında sorgusu da Artvin’de SEGBİS ile yapıldığı belirtildi. Halkevleri, bu durumun savunma hakkının açıkça ihlali olduğunu vurguladı.

Halkevleri Hukuk Dairesi, Hopa Cumhuriyet Savcısı hakkında Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) şikayette bulundu. Açıklamada, savcının hukuka aykırı talimatlarının ve uygulamalarının hem Koyuncu’nun hak ihlallerine neden olduğu hem de sürecin sağlıklı yürütülmesini engellediği ifade edildi.

Dursun Ali Koyuncu’nun 72 gündür tutuklu olduğunu hatırlatan Halkevleri, bu durumun yargının muhaliflere karşı uyguladığı “düşman hukuku” anlayışının bir örneği olduğunu savundu.

Halkevleri, Dursun Ali Koyuncu’nun hukuka aykırı bir şekilde tutuklandığını ve derhal serbest bırakılması gerektiğini ifade etti. Ayrıca, Reşit Kibar’ın ölümünden sorumlu olan azmettiriciler, silah sahibi ve ihmali bulunan kamu görevlileri hakkında adli ve idari işlem başlatılması talep edildi.

Sürecin takipçisi olacaklarını belirten Halkevleri, bu olayın orman savunucuları ve çevre aktivistleri üzerinde baskı yaratmayı amaçladığını, ancak mücadeleden vazgeçmeyeceklerini ifade etti.

Artvin halkı, hem Kibar’ın ölümüne hem de Koyuncu’nun tutuklanmasına ilişkin adalet talebini sürdürüyor. Yaşananlar, yargının tarafsızlığı ve ifade özgürlüğü konusundaki endişeleri yeniden gündeme taşıdı.