Ali Eray ÇELİK
Artvin’in Şavşat ilçesinde Hanlı ve Kireçli köylerine kurulmak istenen Hanlı Regülatörü ve Hidroelektrik Santrali (HES) Revize Projesi için Danıştay 6. Dairesi, iptal kararı vermişti. Ancak bu süreçte mahkeme kararı olmasına rağmen Akyurt Enerji Üretim A.Ş. ÇED sürecini başlatmıştı.
Şirket, Hanlı Köyü Muhtarlık Binasında 7 Nisan günü ÇED bilgilendirme toplantısı yapmaya çalıştı. Bunun üzerine örgütlenen Şavşat halkı ve Merkez ve ilçelerden giden yaşam alanı savunucuları şirketin toplantı yapmasına izin vermedi.
Köye gelen ve salona girmek isteyen şirket yetkililer vatandaşın tepkisi ile karşılaştı. Slogan atılıp protesto edilen şirket yetkilileri toplantıyı yapamadan köyü terk etti.
Dava avukatı Halis Yıldırım, 28 köy halkı adına yaptığı açıklamada dava sürecini özetleyerek, yapılmak istenen toplantının komediden ibaret olduğunu belirtti ve “Bugüne kadar büyük bir özveriyle, nasıl ki Şavşat’ın toprağına, suyuna sahip çıkmaya çalıştıysanız, bugün de gününüzü buraya ayırıp doğaya, börtü böceğe ayırıp geldiniz. Hepinize çok teşekkür ediyorum. Yıllardır mücadele ettiğiniz taşocakları, HES’ler noktasında zaten bir avukat kadar bilgi sahibi oldunuz. Türkiye’de mücadeleyle tanınanbilinen toplumumuz var.
Ben sizlere kısaca mahkeme süreci ile ilgili bir şeyler söyleyeceğim. Biliyorsunuz 2018 yılında son anda fark ettiğimiz bir HES çalışması olduğu söylendi. AKYURT şirketi ÇED olumlu kararı aldı. Biz ona karşı itiraz ettik. Hatırlarsanız O davayı kazanmıştık. Ve o dava Danıştay’dan da geçerek kesinleşti.
YARGININ ÇELİŞKİLİ KARARLARI BUNLARI CESARETLENDİRİYOR!
Fakat şirket, bundan sonra yeni bir değişikliğe gitti. Kurulum gücü 10 megawatın altında olduğu için bu defa ‘ÇED gerekli değildir’ kararı aldı. Biz bu karara karşı da dava açtık. Ancak bir önceki bilirkişiler yüzde yüz farklı karar vererek yapılabilir raporu tanzim ettiler.
Biz buna karşı da sizlerin vekaletleri ile dava açtık. Biz o zaman da mahkemede söyledik. Aslında doğru işlemeyen yargı hukuksuzca hareket eden HES şirketlerinin payandası yada ona araç kılınan yapılara dönüşüyor. Bu hukuka ve yargılamaya yakışmıyor diye seslenmiştik.
ÇED’İN GEREKLİSİ DE GEREKSİZİ DE İPTAL EDİLDİ!
Arkadaşlar, Şimdi ÇED gerekli değildir kararı iptal edilmiş, ÇED olumlu kararı iptal edilmiş ve kesin olarak Danıştay tarafından temyize imkan vermeyecek şekilde iptal edilmişken, bu aşamada yeniden ÇED süreci başlatılmış. Bu defa projeyi eski validen devralan Hanlı Enerji adıyla yeni bir şirket var karşımızda. Şimdi bunlar yeni bir ÇED süreci başlatıyorlar. Bir Hukukçu olarak sormak istiyorum. Bu durum kaç kez devam edecek. Burada yoksul halkımızın verdiği para ile mahkeme harçları ödeniyor. Ve Sonuçta en yüksek makam olan Danıştay tarafından kesin karar veriyor.
BU NEYİN ÇED’İDİR?
Aslında hukuk yolu tükenmiş durumda. Şimdi bu neyin nesidir neyin ÇED’idir!. Bunu anlamaya çalışacağız. Tabi bunun cevabını biz biliyoruz. Bu şu demek; Şirketler kazanıncaya kadar Mahkemelere devam. Böyle bir hukuk sistemi olamaz. Böyle bir yargı olamaz. Bu nedenle bu sürecin tamamlanacağını buradaki katılmadığımız, yaptırmadığımız toplantıdan sonra buradaki halkın, esasında yöre hakkında hiç bir şey bilmeyen bunların vereceği hiçbir bilgiye ihtiyacı olmadığını, 2 kez Kesinleşmiş ve onaylanmış mahkeme kararıyla, Öğreneceklerimizi yargı yoluyla da fiilen de öğrendiğimizi, bizim bilgilendirmeye ihtiyacımız olmadığını söyledik.
Siz buraları, bu dereleri, doğayı bu yörede yaşayan bu projeden dolayı doğrudan olumsuz etkilenen 28 köyün halkından daha mı iyi biliyorsunuz ki bizi bilgilendireceksiniz. Gelin sizi biz bilgilendirelim.
BİZ ŞİRKETİ DE KARAR VERENLERİ DEFALARCA UYARMIŞTIK!
Ayrıca bugüne kadar nasıl bir hukuksuzluk olduğunu defalarca mahkemelerde basın açıklamalarıyla ve 2018 yılında 2 otobüsle gelerek 30 sayfalık bir raporla ilgili kurumları uyarmıştık. Demiştik ki attığınız imzalara dikkat edin. Burada karşınızda 49 yıllığına suyu Tamamen elinden alınan 28 köy, doğa ve tüm canlıları kapsayan canlı yaşam var, Lütfen verdiğiniz kararlara dikkat edin demiştik.
Ben şuna çok inanıyorum. Buarada sadece bir avukat olarak değil,
Aynı zamanda bu yörenin çocuğu olarak bu bölgede doğdum büyüdüm yaşadım ve bu bölgeye bir vefa borcum vardır. Bu bölgede sesi olmayan börtü böceğin de sesi olacağız.
BİZ HUKUKA HEP UYDUK!
Netice itibari ile şunu söylüyorum; Hukuk dediniz o yola geldik. Hukukun bütün yollarını takip ettik. Sürekli hukuksuzluktan şikayet ettik bizi dinlemediniz. Lütfen artık bizi dinleyin. Bizi dinleyin ki bu hukuksuzluğunuz tarihe korkunç bir kötülük olarak geçmesin. Söyleyebileceğine son söz budur” dedi.