Saadet Partisi Artvin İl Başkanı Gültekin Soydan, “Hak; zamana ve mekâna göre değişmeyen gerçektir. Ne olursak olalım, Müslüman, materyalist, liberal, komünist, ateist, sağcı, solcu, Hıristiyan, Yahudi, Budist, hangi ırktan, soydan ve hangi inançtan olursak olalım, hepimiz insanız ve Adem'in çocuklarıyız” dedi.
Saadet Partisi Artvin İl Başkanı Gültekin Soydan, hakkın yanında olmak için batıla muhalif olmak gerektiğine vurgu yaparak şu açıklamalarda bulundu: “Allah'ın hak ilah olması, kâinatın Allah tarafından yaratılması haktır ve gerçektir. Allah'ın bu kâinatta tek tasarruf sahibi hak ilah olması gerçeğini değiştirmeye kimsenin gücü yetmemiştir, yetmeyecektir. Allah'ın âlemlerin rabbi, hesap gününün maliki olması da hak ve gerçektir. Rab olarak Allah, yarattığı kullarına hak yolu gösterir ve insanların bu yolda yürümelerini ister. "Ey insanlar; sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin. Olur ki böylelikle fenalıklardan sakınırsınız" emri, bunun delillerindendir. Yine, "Ey insanlar, size Rabbinizden bir öğüt, gönüllere bir uyarı, ruhlara bir şifa, müminlere bir hidayet rehberi ve rahmet, Kur'an gelmiştir" beyanı bu gerçeğin ifadesidir. Bu girişten sonra asıl ifade edeceğimiz gerçek, hakta ittifak ediyorsak, batılın her çeşidine de muhalefet etmek zorundayız. Çünkü Rabbimiz, hepimizi içine alan genel bir çağrıda bulunuyor. Bakara 208: "Ey iman edenler; salim bir dünya düzeni olan İslam'a tam anlamıyla, her şeyinizle girin ve şeytanın, şeytan zihniyetli ahlaksız azgınların adımlarına, düzenlerine uymayın. Şüphesiz o, sizin için açık bir düşmandır." Allah, hepimizden İslam'da ittifak etmemizi ve şeytana ve şeytan zihniyetli güçlere muhalefet etmemizi istiyor. Buradaki hitap, iman edenleredir. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın, Şule Yüksel Şenler Vakfı'nın hizmet binasının açılışındaki konuşmasında; "Rabbim bizleri de son nefesimize kadar İslam'a, Müslümanlara ve tüm insanlığa hizmet yolundan ayırmasın diye dua ediyorum" niyazına katılmamak mümkün değildir. Bundan hareketle diyebiliriz ki İslam'a hizmet etmek; faizci kapitalist düzeni yürütmek değil, telkin ve teklif ettiği saadet düzenini hayata hâkim kılmaktır. Müslümanlar ve insanlara hizmet ise marufu ve helal olanı emretmek, münker ve haram olan şeyleri engellemekle olur. Namaz kılıyor, orucu tutuyorsak, yalan da konuşmamak gerekir. Çünkü yalan konuşmamak da İslam'ın kesin emridir. İmanla yalan bir arada bulunmaz. Zina, içki, kumar, faiz, hırsızlık, emek gasbi, iftira gibi iktisadi ve ahlaki kötülüklerle mücadeleyi esas almayan bir anlayışı İslam uygun bulmaz. İslam; bir kişinin sadece namazına orucuna bakmaz. Bununla birlikte iki namaz arasında yaptıklarına, para, makam, kadın ve pulla olan ilişkisine de bakar. İslam ile Batı medeniyeti arasında, ilah, insan ve çevre inanışları bakımından birbirine zıt anlayışlar vardır. Batı'nın en büyük çıkmazı, varlığını İslam ve insanlık düşmanlığı üzerine inşa etmesidir. Bu düşmanlığın temelinde yatan şey; dünya hırsı ve nimetlerden bencilce yararlanma arzusudur. Bunun için ürettikleri rejim ve düzenler, zulmü ve sömürüyü esas alır. Bunu görmeyen hiçbir siyasetçi ve kadro, ne Türkiye'nin, ne İslam âleminin ne de insanlığın hiçbir problemini çözemez. Avrupa Birliği; ırkçılığı, inkârcılığı ve fesatçılığı sebebiyle Müslümanlar ve insanlık için bir medeniyet projesi olmaz. Batı'nın ürettiği rejimler, sosyalist ve kapitalist düzenler, faizci ve sömürücü olduğu için bize uymaz. Ayrıca Müslümanların ve insanlığın ABD ve İsrail stratejik ortaklığına dayanan bir dış politika yandaşı olması da düşünülemez. Batı ahlakını benimsedik, manen ve ahlaken çöktük. Faizci kapitalizmi benimsedik, faiz, haksız vergi düzeni, israf ve savurganlık ile yıkıldık. Şimdi biz kurtulmak için ne yapmalıyız? tanımlayan hiçbir kimsenin buna itirazı olamaz. Çünkü İslam, insanlık tarihinin tek Yapılacak şey Hakk'ta, yani Islam'da ittifak etmektir. Kendisini Müslüman olarak hak dini ve düzenidir. Din ve ahlakta, eğitimde, ekonomide, sanayi ve teknolojide, adil yönetimde, uluslararası ilişkilerde, muasir medeniyetlerin üstüne çıkmak, ancak İslam ile mümkündür. "Yaşanabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye, Yeni Bir Dünya" kurmak, İslam'la didişenlerin değil, bütünleşenlerin işidir. Cumhur İttifakı da, Altılı Masa ittifakı da millete ve insanlığa hizmet etmek için, durumlarını “İslam” ile gözden geçirmek zorundadırlar. Dilimizdeki İslam, gönlümüzde ve işimizde gözükmüyorsa, biz şeytan ve adamlarına köle olmaktan kendimizi ve insanlığıkurtaramayız. Diyelim ki "Cumhur İttifakı" AB'yi medeniyet projesi kabul ettiği, faizci kapitalizmi tavizsiz yürüttüğü, ABD ve İsrail stratejik ortaklığına dayanan bir dış politikayı benimsediği için Türkiye; ahlaki ve manevi tahribat, ekonomik yıkım, dış politika faciası yaşıyor. "Altılı Masa İttifakı" bu üç sıkıntıdan Türkiye'yi nasıl kurtaracağını net bir şekilde ortaya koyabilirse başarır. AB, bir medeniyet projesi olarak görülmeye devam edilecek midir? Bir ezen ve ezilen düzeni olan faizci kapitalist düzen yerine adil ekonomik düzene geçilecek midir? Materyalist muhtevalı eğitim yerine, önce ahlak ve maneviyatı temel kabul eden yerli ve milli bir eğitim ikame edilecek midir? BOP; AB, ABD ve İsrail'in dış politika hedefidir. D-8 ne olacaktır? Bu konuda "Altılı Masa İttifakı" düşüncelerini net ve anlaşılır bir şekilde beyan etmelidir. İttifak; hakkı üstün tutuyor ise milleti hasta eden mikrobun karşısına, ilacı net bir şekilde koyması gerekir. Manevi kalkınma için ne düşünülüyor, maddi kalkınma için ne yapılacak, hangi hak anlayışı esas alınacak, faiz ve vergi konusunda nasıl bir tavır takınılacak, bunlar ilan edilecek metinde açıklığa kavuşturulur inancı içindeyiz. Bir zulüm, başka bir zulümle önlenemez. İlaç Millî Görüş'tür. Adalet, doğru hak anlayışından doğar. Müslüman, aklını Kur'an ile çalıştıran, davranış ve icraatlarını Peygamberimizin yaptıklarıyla şekillendiren kimsedir.”