Harçlıların İslam ve Müslüman düşmanlığı her zaman devam ettiğini belirten Saadet Partisi Artvin İl Başkanı Gültekin Soydan “Haçlılar ortak düşman olarak Müslümanları belirlemişler de ona göre hareket ediyorlarsa bu düşman cepheye karşı Müslümanlar ne zaman bir birlik oluşturacaklar? Bu soruyu köşemde sıkça dile getirmeye çalışıyorum. Maksadım Haçlılarla karşı Haçlı düşmanlığında Müslümanları birleştirmek çabası değil. Tarihin derinliklerinden bu yana gelen Haçlıların İslam düşmanlığı karşısında artık Müslümanların seyircilikten çıkarak aktif hale gelmeleri ve inancımıza saldıranlar karşısında çelikten bir duvar örmek gerektiği gerçeğini unutmamızın sadece Haçlıların işine yaradığını akıldan çıkarmamak şart” ifadelerlini kullandı
Soydan yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı;
“Haçlılar tabirini İslam düşmanları anlamına kullanıyorum. Hemen belirteyim ki, Haçlıların İslam ve Müslüman düşmanlığı hiç yok olmadı. Sadece zaman zaman kısa sürelerle İslam düşmanlıklarını açığa vurmadılar. Bu vurmayış bir korkudan çok strateji olarak uygulandı. Ancak, ne zaman İslam ve Müslüman, düşmanlığı açığa vurulmuş ise, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar Haçlıların birlikte hareket ettikleri görülüyor. Bu yapılanların fikir ve inanç özgürlüğü ile savunulamayacağını belirterek saldıranlara karşı çıkmaktan çok genellikle susmayı tercih ettiler. Bir saldırı karşısında susmanın saldırana destek vermek anlamına geldiğini sanıyorum söylemeye bile gerek yok.
Tarihin derinliklerine inildiğinde Haçlıların İslam ve Müslüman düşmanlığının yüzyıllar boyu devam ettirilen kanlı saldırılara kadar uzandığını Müslümanların unutmaması gerekiyor. Çünkü unutkanlık insanları haklı davalarında haksız konuma düşürebiliyor. Çünkü Müslüman düşmanları bu hareket tarzlarını hiçbir zaman rafa kaldırmadılar. Özellikle birbirlerine destek vererek saldırılarını güç gösterisine dönüştürmeyi tercih ettiler. Bu noktada Birleşmiş Milletler ve NATO gibi uluslararası örgütlerle de dayanışmayı sürdürdüklerini hatırladığımızda görünen husus Haçlılar bir takım sahte değerlendirmelerle kendi İslam düşmanlıklarını sürdürürken, sürekli olarak İslam ve Müslümanları ortak düşman olarak takdim ettiler ve nerede bir Müslüman'a karşı saldırı söz konusu ise orada hemen birlikte hareket ettiler, ediyorlar.
Peki, Haçlılar ortak düşman olarak Müslümanları belirlemişler de ona göre hareket ediyorlarsa bu düşman cepheye karşı Müslümanlar ne zaman bir birlik oluşturacaklar? Bu soruyu köşemde sıkça dile getirmeye çalışıyorum. Maksadım Haçlılarla karşı Haçlı düşmanlığında Müslümanları birleştirmek çabası değil. Tarihin derinliklerinden bu yana gelen Haçlıların İslam düşmanlığı karşısında artık Müslümanların seyircilikten çıkarak aktif hale gelmeleri ve inancımıza saldıranlar karşısında çelikten bir duvar örmek gerektiği gerçeğini unutmamızın sadece Haçlıların işine yaradığını akıldan çıkarmamak şart. Bunu söylerken Haçlıların yaptığını yapalım, ayağa kalkalım biz de onların kutsallarına saldıralım, intikam alalım demiyorum. Çünkü bizim inancımız adaletli davranmayı emrediyor. Aslında onların inançları da bozulmamış haliyle adaleti emreder. Ne var ki zamanla birtakım yalanlar din olarak ortaya sürülmüş, dinlerini kişisel duygularını tatmin vasıtası haline getirmişler. Böyle olunca da görünen o ki, yeryüzünde ellerinden geldiği takdirde Haçlılar, Müslüman bırakmamak için ellerinden geleni yapıyorlar Sadece son birkaç yıldır Avrupa ve bazı Hıristiyan ülkelerde Müslümanlara karşı yürütülen saldırı ve cinayetlerden birkaç örnek vermek Haçlı zihniyetinin hangi boyuta ulaştığını göstermeye yetecektir. Önceleri kendileri seçerek ülkelerine götürdükleri Müslümanlara karşı saldırılar gerçekleştirdiler, evlerini ateşe verdiler. Bu saldırılara karşı hiçbir yaptırım uygulanmadı. Ya failler görmezden gelindi ya da bir işlem yapmaya gerek duymadılar. Avrupa'daki camilere bir takım saldırlar yapıldı, bununla da yetinilmedi sokakta yürüyen Müslüman hanımlarımıza bir takım fiili saldırlar yapıldı. Bu arada yıllar önce benzerlerini ülkemizde de yaşadığımız bir takım iddialarla laikliğe aykırı olduğu ileri sürülerek kadın ve kızlarımızın nasıl giyinmeleri gerektiğinin kararını vermeye başladılar. Bunlar da Haçlıları tatmin etmeye yetmedi. Bazı AB ülkelerinde polislerin korumasında Kur'an-ı Kerim'e karşı çirkin saldırılar yaptılar. Bu saldırılar bitmiş de değil. Avrupa ülkelerinde bu tür saldırılar devam ederken buna destek Güney Kıbrıs Rumlarından da gelmeye başladı. Kısacası, anında İslam düşmanlığında bir ittifak oluşturuverdiler. Onların bu ittifakına karşı Müslümanların ne yaptığını sormayın, sadece bazı açıklamalarla olaylar kınanmakla yetinildi. Hâlbuki bu saldırıların sahibi Haçlıların laftan anlamalarının mümkün olmadığının bilinmeyen bir yanı da yok.
Sözün özü; Haçlı ittifakının karşısında oluşturulacak İslam Birliği'nin laf planından eyleme vakit geçirilmeden dönüştürülmesi gerekiyor. Çünkü zalimler laftan anlamıyor. Zalimin hizaya girmesi için mazlumların bir an evvel ayağa kalkmaları şart.”
Ayla ALKAN