Genel

Gökçen’den Kadın Hakları ve Veri Güvenliği Açıklaması

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adalet Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, son dönemde kadın siyasetçilere yönelik artan saldırılara ve veri güvenliği tartışmalarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu

Abone Ol

Gökçen, son dönemde çeşitli kadın siyasetçilerin haksız ve ahlaksızca saldırılara maruz kaldığını ifade ederek, “Hatırlarsınız daha önce Selahattin Demirtaş cezaevine girdiğinde Başak Demirtaş'a karşı bunu çok yapmışlardı. Şimdi, Dilek İmamoğlu'na karşı çok yaptılar. Çok hakaretler, ahlaksızca saldırılar. Şehzadeler Belediye Başkanımız Gülşah Durva'ya karşı yaptılar. Kendisi kanserle mücadele ediyor ve buna rağmen iftiralar yönelttiler. Sosyal medyada hiç olmayacak şeyler söylediler ve gençlik kollarımızda birçok kadın arkadaşımızla tek tek iftiralar, hakaretler, yıldırma çabaları... Aslında bu kadınlar yılacağı için değil veya korkacağı için değil ama sesini çıkarmaya korkabilecek olan kadınlara bir mesaj vermek için, bir diğerine mesaj vermek için aslında siyasetteki kadınlara hedef alıyorlar. Bak siyasete girersen böyle saldırılara maruz kalırsın. Bak eğer sesini çıkarırsan başına sadece cezaevi gelmez bir de kadın olduğun için ayrıca saldırılara mahsus kalırsın diye bir mesaj vermek istiyorlar” dedi.

Son günlerde gazeteci Merdan Yanardağ, Necati Özkan ve Ekrem İmamoğlu hakkında ortaya atılan casusluk iddialarına da değinen Gökçen, “Son dönemde casuslukla ilgili hiç akıl almaz, hiç olmayacak, hiç yapışmayacak iddialar. Hem gazeteci Merdan Yanardağ'a, hem Necati Özkan'a, hem Ekrem İmamoğlu'na yönelik hiç yapışmayacak bir takım iddialar, iftiralar ortaya attılar ve orada sürekli şunu konuştular hatırlarsanız, yandaş medyada, sosyal medyada “veriler” işte vatandaşların verileri, devletin verileri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin verileri. Yani şunu söylemek lazım, ortada aslında vatandaşların verilerinin çalındığına ya da bir yere aktarıldığına dair hiçbir iddia bile yok. Yani konuştukları gibi bir durum zaten dosyada hiç yok ve tamamen içi boş” dedi.

Buna karşılık, vatandaşların verilerinin daha önce gerçekten çalındığını hatırlatan Gökçen, “Vatandaşlarımızın verileri daha önce zaten çalınmıştı biliyorsunuz ve bunu Ulaştırma Bakanı daha önce kendi ağzıyla bir televizyon yayınında itiraf etmişti. Geçtiğimiz yıl Eylül ayında 2024'te. Kendisi itiraf etmişti ve demişti ki, vatandaşlarımızın sağlık verileri çalındı o dönem maalesef önlenemedi, pandemi döneminde. Şimdi hepimizin TC kimlik numaralarına kadar, buna Erdoğan da dahil olmak üzere, herkesin TC kimlik numarasından sağlık verilerine kadar, adreslerinden tutunda ailelerine dair bütün verilere kadar hepsi zaten çalınmış ve internete aktarılmış durumda” diye konuştu.

“Kadınların sağlık verileriyle şantaj yapıldı”

Veri sızıntılarının özellikle kadınlar açısından ciddi sonuçlar doğurduğunu vurgulayan CHP’li Gökçen, “Kadınların ve kız çocuklarının sağlık verileri üzerinden bu insanlara şantaj yapıldı ve Avrupa'da özellikle yeni tartışılan, son yıllarda tartışılan bir şey var. İstanbul Sözleşmesi'ni doğru uygulamak için, tam anlamıyla uygulayabilmek için, bu internet ortamındaki zorbalığı, şantajı, tehdidi önleyebilmek için ayrıca tedbir almak gerekir diye bunun üzerine çalışıyorlar. Şimdi bizim vazgeçtiğimiz sözleşmenin bir gereği olarak orada bunlar yapılırken, Türkiye'de kız çocukları internet ortamında taciz ediliyor, istismar ediliyor veya onlara şantaj yapılıyor ve sağlık verileri üzerinden kadınların ailelerine veya çevrelerinde eğer baskıcı bir erkek varsa onlara şikayet etmek yoluyla kadınların sağlık verileri üzerinden bir şiddet uygulanıyor. Buna dair hiçbir tedbir alınmış değil şu ana kadar ve ikincisi, sığınma evlerine sığınan kadınların adresleri gizleniyor biliyorsunuz. Bu da 6284 sayılı kanun gereği. Yani bir şiddete uğradıysa, tehdit edildiyse bir yere taşınıyor çocuğuyla beraber sığınma evine ve adresi gizleniyor. Ama ne yapıyorlar mesela? Bu adresin gizlenme kararını hassasiyetle uygulamadıkları için bir mahkemeden başka bir yere yazılan bir yazı da olabiliyor. Bazen açıkça faile söyleyerek olabiliyor. Bilemiyorum. Daha doğrusu bütün ihtimalleri gördük maalesef. Ama faillere kadınların yerini söyleyen, adresini bildiren, bu şekilde suç işlemeyi kolaylaştıran bir koordinasyonsuzluk bazen de kötü niyet var karşımızda. Yani verilerden bahsedeceksek eğer, konuşacağımız çok şey var” ifadelerini kullandı.

Gökçen, 19 Mart’ta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı sabah Resmî Gazete’de yayımlanan Siber Güvenlik Kanununa da dikkat çekti: “19 Mart günü Ekrem Başkan'ın kapısına otobüsler de polisler dikmişlerdi. Onu gözaltına aldılar Şafak Operasyonu'yla ve aynı gün resmi gazetede bir şey yayınlandı. O gün yayınlanan şuydu, Siber Güvenlik Kanunu ve Siber Güvenlik Kanunu'nun içine bir madde eklemişlerdi. Bir veri sızıntısı olmadığı halde veri sızıntısı varmış gibi haber yapmak, konuşmak hapis cezası ile cezalandırılır.”