ARTVİN

Eğitim Sen Dayanışma Yemeğinde Bir Araya Geldi

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Artvin Şubesi tarafından düzenlenen dayanışma yemeği, Çoruh Park’ta yoğun katılımla gerçekleştirildi.

Abone Ol

Uzun bir aranın ardından yapılan organizasyon, sendika üyeleri ile dostlarını bir araya getirirken, dayanışma ve mücadele vurgusu ön plana çıktı.

Programda konuşan Eğitim Sen Artvin Şube Başkanı Köksal Gümüş, sendikanın tarihsel mücadelesine, ülkede yaşanan siyasal ve toplumsal gelişmelere ve eğitim alanındaki sorunlara ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulundu.

Konuşmasına katılımcıları selamlayarak başlayan Gümüş, uzun zamandır böyle bir buluşma gerçekleştirmediklerini belirterek, “Dost meclisinde sohbet ederken buna ihtiyacımız olduğuna karar verdik. İyi ki varsınız, iyi ki buradasınız. Gecemize güç kattınız, bizleri cesaretlendirdiniz” dedi.

Eğitim Sen’in yalnızca bir sendika değil, aynı zamanda bu ülkenin vicdanı ve aydınlık yüzü olduğunu vurgulayan Gümüş, sendikanın köklerinin 1908 Encümen-i Muallime kadar uzanan bir mücadele tarihine dayandığını ifade etti.

Eğitim Sen tarihinin insanca yaşam ve demokratik Türkiye mücadelesi olduğunu belirten Gümüş, sendikanın fiili ve meşru mücadele geleneğini ülkenin dört bir yanında, iş yerlerinde ve sokaklarda sürdürdüğünü söyledi. Haksızlığa, hukuksuzluğa ve antidemokratik uygulamalara karşı kararlılıkla mücadele ettiklerini dile getirdi.

Konuşmasında Gümüş, yıllardır haykırılan “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganına bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.

Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasal sürece değinen Gümüş, 12 Eylül darbesi sonrası şekillenen ve bugün iktidarda olan siyasi anlayışı eleştirerek, 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla birlikte yargıda siyasallaşmanın ve adaletsizliğin zirveye ulaştığını söyledi.

Seçilmişlerin, hak arama mücadelesi yürütenlerin gözaltına alındığını ve tutuklandığını belirten Gümüş, yaşananların yalnızca belirli bir siyasi partiye yönelik olmadığını, toplumun tamamını ilgilendiren bir adaletsizlik olduğunu vurguladı.

Barış vurgusu da yapan Gümüş, barışın insanlık tarihinin en çok ihtiyaç duyduğu değerlerden biri olduğunu ifade ederek, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini en iyi bilen ve savunan örgütlerden biri olduklarını söyledi.

Bu topraklarda barışı, kardeşliği ve bir arada yaşamı savunduklarını belirten Gümüş, bunun bedelinin geçmişte ağır şekilde ödendiğini hatırlattı. Adaletin ve demokrasinin olmadığı bir ortamda barışı savunmanın ne kadar zor olduğunun farkında olduklarını dile getirdi.

Mecliste görüşülen bütçeye de değinen Gümüş, üretimden uzak, omurgası vergi ve cezalara dayanan bir bütçeyle karşı karşıya olunduğunu söyledi.

Sermaye kesimine tanınan muafiyet ve istisnalarla alınmayan vergilere dikkat çeken Gümüş, toplanan vergilerin büyük bölümünün emekçilerden dolaylı vergiler yoluyla alındığını ifade etti.

Konuşmasının sonunda kamusal, laik ve bilimsel eğitimin önemine vurgu yapan Gümüş, eğitimin piyasalaştırmaya, gericileştirmeye ve siyasal müdahalelere karşı bilimin ve pedagojinin ışığında yürütülmesi gerektiğini söyledi.

Laikliğin farklı inanç ve kimliklerin güvencesi olduğunu, bilimselliğin ise özgür ve sorgulayan bireylerin yetişmesinin ön koşulu olduğunu belirten Gümüş, kamusal eğitimin toplumsal eşitlik ve demokratik bir gelecek için vazgeçilmez olduğunu ifade etti.

Dayanışma yemeği, konuşmaların ardından müzik dinletisiyle devam ederken, katılımcılar birlik ve dayanışma mesajları verdi.