Trabzon’da yalnızca kestane ve orman gülü balı üretilebiliyor; ancak bu ürünlerde de çeşitli sorunlar dikkat çekiyor. Üretimde yaşanan sıkıntılar arıcılığı zorlarken, sektörde genç kuşağın ilgisizliği ve yaylalardaki betonlaşma gibi çevresel sorunlar da eklenince arıcılık her geçen gün kan kaybediyor.

Doğu Karadeniz'in 8 aylık ihracatı 1 milyar doları aştı
Doğu Karadeniz'in 8 aylık ihracatı 1 milyar doları aştı
İçeriği Görüntüle

Trabzon Arı yetiştiricileri Birliği Başkanı Yusuf Aksoy, bu sene bal hasadının tatmin edici olmadığını bununda farklı sebeplere kaynaklandığını kaydederek, "Bu seneki hasat tatmin edici değil; son on yıl içerisinde vasat bir sezon olarak değerlendirilebilir. Çok verimli bir yıl geçmedi" dedi.

Aksoy, Doğu Karadeniz’deki doğal çiçek çeşitliliğine rağmen, iklimsel engeller nedeniyle bölge arıcıları Gümüşhane, Bayburt, Erzurum ve Van gibi illere giderek üretim yapmaya çalıştığını belirterek, "Doğu Karadeniz Bölgesi’nde çiçek florası mevcut; ancak iklimsel şartlardan dolayı arıcılarımız bu zenginlikten yeterince yararlanamıyor. Bu nedenle arıcılarımız Zigana Dağı’nı aşarak Gümüşhane, Bayburt, Erzurum ve Van gibi illere gitmek zorunda kalıyor. Trabzon’da yalnızca orman gülü ve kestane balı üretilebilmektedir. Ancak orman gülü balı, içeriğinde bulunan toksik maddeler nedeniyle henüz yasal olarak onaylanmamış ve üretimi yasaklanmıştır. Kestane balında ise son yıllarda ortaya çıkan gal arısı, çiçeklenmeyi engellediği için verimi ciddi şekilde düşürmektedir. Oysa kestane balı, antioksidan özelliği sayesinde özellikle öksürük gibi akciğer hastalıklarına karşı besleyici bir üründür ve en değerli ballarımız arasında yer almaktadır" diye konuştu.

Bu seneki hasat tatmin edici değil

Bu yıl bal hasadının verimli geçmediğini ifade eden Aksoy, "Geçen yıl oldukça kötü bir sezon geçirmiştik. Bu yıl bazı bölgeler geçen seneye göre daha iyi olsa da, bazı yerlerde durum daha da geriledi. Özellikle yağış almayan, sıcak rüzgârların estiği ve kırağı düşen alanlarda bal oluşumu olumsuz etkilendi. Genel olarak bu seneki hasat tatmin edici değil; son on yıl içerisinde vasat bir sezon olarak değerlendirilebilir. Çok verimli bir yıl geçmedi" dedi.

Yeni nesil sıcak bakmıyor

Yeni neslin arıcılığa pek sıcak bakmadığını belirten Aksoy, "Arıcılık genellikle ek bir iş olarak görülüyor. Ana mesleğinin yanında arıcılık yapmaya çalışanlar var. Ancak arıcı sayımız fazla değil ve yıllar içinde azalma yaşanıyor. Son dört yıldır görevdeyim ve bu süre zarfında 200’ün üzerinde yeni üye kaydettim; buna rağmen üye sayımızı bir türlü bin 500’ün üzerine çıkaramadık. Arıcılık yapanlar arasında yaşlıların oranı yüksek. Yaşlandıkça sağlık sorunları nedeniyle işi bırakıyorlar. Yeni nesil ise bu işe çok sıcak bakmıyor. Yine de bazı gençler eğitim alarak büyük çapta arıcılığa adım atıyor. Öte yandan arı sokmasından çekinen gençler bu işe mesafeli yaklaşıyor. Genellikle ailesinde arıcılık yapan bireyler bu alana yöneliyor diye konuştu.

Bal ihracatı darbe aldı

2012 yılında ihraç edilen bazı balların geri çevrilmesiyle ihracat darbe aldığını hatırlatan Aksoy, "2012 yılında ihracat konusunda olumsuz bir deneyim yaşandı. Yurt dışına gönderilen bazı ballar hatalı bulunarak geri çevrildi. Bu olaydan sonra ihracatımızda düşüş yaşandı. NMR cihazı henüz tam kapasiteyle devreye giremedi. Bu cihaz tam olarak faaliyete geçtiğinde, bal ihracatında artış bekliyoruz. Trabzon Arıcılar Birliği olarak şu anda bir pazarlama ağı kurma çalışması içerisindeyim. Amacım, Trabzon’daki arıcılarımızın ürettiği balı Türkiye genelinde pazarlayacak bir sistem oluşturmak. Bu doğrultuda çeşitli görüşmeler yürütüyorum" dedi.

Yaylalarda betonlaşma arıcılığı tehdit ediyor

Yaylalarda hızla artan betonlaşma ve baraj projeleri arıcılığın geleceğini tehdit ettiğine dikkat çeken Aksoy, "Yaylalarda betonlaşmanın artması, çiçek açacak alanların azalmasına neden oluyor. Bu durum arıların yararlanabileceği sahaların daralmasına ve dolayısıyla arıcılığın olumsuz etkilenmesine yol açıyor. Ayrıca barajların çoğalması da arıcılığı etkiliyor çünkü bu yapılaşma, iklim şartlarını değiştirerek ekolojik dengeyi bozuyor. Betonlaşma genel anlamda ekolojik dengenin bozulması demektir. Geçen yıl da bu nedenle ciddi arı kayıpları yaşadık; şahsen benim de kayıplarım oldu. Ekolojik dengenin bozulması, arı sağlığının tehdit altında olması anlamına geliyor" diye konuştu.

Kaynak: İHA