Şavşat’ta üreticiler geçim sıkıntısı yaşıyor. Yıllardır kendi bahçelerinde ürettikleri doğal ürünleri pazara getirerek satmaya çalışan üreticiler, alım gücünün düşmesi ve ekonomik krizin etkisiyle emeklerinin karşılığını alamadıklarını söylüyor. Şavşatlı üretici Gülhan Erbaş, yaşadıkları sıkıntıları dile getirerek, “Emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Çünkü millette para yok yani çiftçi zor durumda” sözleriyle tabloyu özetledi.
Erbaş, bahçesinde ürettiği ürünleri hiçbir katkı maddesi ya da tarım ilacı kullanmadan yetiştiriyor. Pekmez, reçel, kurutulmuş ürünler gibi emek yoğun gıdaları pazara getirerek satış yapmaya çalışan Erbaş, ekonomik koşullar nedeniyle bu ürünlerin elinde kaldığını belirtiyor. “Elimizden geldiği kadar çalışıyoruz ama hiçbir şey satamıyoruz. Kendi ürettiklerimi satıyorum. Kendi bahçemden yapıp getiriyorum. Üretici üretiyor ama pazarda satamıyoruz. Her şeyimiz duruyor. Pekmezlerimiz, reçellerimiz kalıyor” diyerek yaşadıkları sıkıntıyı anlattı.
Ekonomik koşulların ağırlaştığı, gıda fiyatlarının yükseldiği bir dönemde köylü üreticilerin emeklerinin boşa gitmesi, kırsal kalkınma için de önemli bir sorun oluşturuyor. Üreticiler hem kendi geçimlerini sağlayamıyor hem de bölgedeki tarımsal üretim potansiyeli değerlendirilemiyor. Yıllardır alın teriyle üretim yapan çiftçiler, bir yandan doğal tarımı yaşatmaya çalışırken diğer yandan da pazarda ürünlerini satacak alıcı bulmakta zorlanıyor.
Şavşatlı üreticilerin yaşadığı bu tablo, kırsal bölgelerde tarım yapanların ekonomik desteklerden yoksun kaldığını da gösteriyor. Devletin yeterli teşvik ve destek vermemesi, üreticilerin kendi emekleriyle ayakta kalmaya çalışmasına rağmen başarısız olmalarına neden oluyor. Alım gücünün giderek düşmesi, yurttaşların pazarda sadece temel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelmesi, üreticilerin doğal ve el emeği ürünlerinin satılamamasına yol açıyor.
Şavşat’ın bereketli topraklarında alın teriyle üretilen ürünlerin pazar tezgâhlarında kalması, yalnızca üreticilerin geçim sıkıntısını büyütmekle kalmıyor, aynı zamanda üretimden kopuş riskini de beraberinde getiriyor. Üreticilerin en büyük kaygısı, yıllardır süregelen bu emeğin bir gün tamamen ortadan kalkması.