HOPA

Cankurtaran Projesine Tepki: "Doğamızı Korumak Zorundayız"

Çifteköprü Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Cankurtaran Mesire Alanı Projesi ile ilgili bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdi.

Abone Ol

Çifteköprü Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Cankurtaran'da yapılması planlanan konaklamalı mesire alanı projesine karşı düzenlediği bilgilendirme toplantısında projeye olan tepkilerini ve endişelerini dile getirdi. Hopa Meydanı’nda gerçekleşen toplantıya Artvin İl Genel Meclisi Başkanı Hakan Makar, köy halkı ve birçok vatandaş katılım sağladı.

Çifteköprü köy halkından Dursun Ali Koyuncu, toplantıda yaptığı konuşmada, projeye neden karşı çıktıklarını şu sözlerle anlattı:

"Hazırlık aşamasında kandırıldık ve yok sayıldık, kişiye özel ihale yapıldı, kooperatif iradesi ve köylünün inisiyatifi yok sayıldı. Sesimizi hiç kimse duymadı, sanki bu kentte insanlar yaşamıyor. Bir kişi projeyi hazırlarken ya bu köyün sakinleri var, orada mahalleli var, bunlar acaba ne düşünüyor diye sormadılar. Devlet ihaleyi yapmış, firma girmiş kazanmış, böyle bir dünya yok. Niyeti turizm olan, 'Ben turizm yapmak istiyorum' diye anlatır, köylü ile barışır bir şekilde faaliyetlerine yürür. Hiç kimsenin orada turizm yapmak gibi bir derdi yok."

Koyuncu, proje hakkında şirket temsilcisi tarafından yapılan açıklamaların yanlış olduğunu belirterek, 1000'in üzerinde ağaç kesileceğini ve araç yolunun 5 metre genişliğinde olacağını söyledi. Şirketin, fasulye sırığı gibi dedikleri ağaçlara ağaç gözüyle bakmadığını, bu ağaçları kereste olarak gördüğünü ifade etti. Koyuncu, "Biz müdahale ettiğimizde damgalanan ağaç sayısı 380’di, yani bine kadar çıkacaklarmış. Köyde böyle bir turizm olmaz, bunların tasarladığı turizm bu köyü yok eder. Doğayı katledecek bir turizmi para için asla istemiyoruz. Bu köyün gençleri var, gençler de bu konuda netler. Biz Cankurtaran’ı yok edecek bir projeyi asla ve katiyen istemiyoruz" dedi.

Koyuncu, projenin aslında bir taş ocağı projesi olduğuna inandıklarını belirterek, "Bir bölgeyi yok edecek çalışma ile ekmek eve götürülmez. Biz buna asla izin vermeyeceğiz. Bu bölge mirastır, biz o mirası sonuna kadar savunacağız. Orman İşletme kişiye özel proje hazırladı. Bu proje kişiye özel hazırlandı. Bir ihale kişiye alenen yapılmaz. Eğer bir kişi bütün her şeyi yapma özelliği taşıyorsa onu yapabilecek özellikleri eklerler projeye. Bu proje asla hayata geçmeyecek. Bu kadar büyük bir projeyi bu ekonomik şartlarda kimse hayata geçiremez. Hibe alacaklar, devletten destek alacaklar, bu hibeyi yiyecekler. Sonra Orman İşletme Müdürlüğü diyecek ki ihalenin şartlarını yerine getirmediğin için bu projeyi senden alıyoruz, bir müddet orası atıl kalacak, orman vasfı yok edilecek. Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde ‘Eğer bir bölgede orman vasfı yitirilmişse o bölgede madencilik faaliyeti yapılabilir’ deniyor. Bizim bölgemiz klinger taşı ile ünlüdür. Klinger dediğim taşın maddesini işleyecekler ve onu yurt dışına ithal edip para kazanacaklar. Biz de o çöplük ile yaşamış olacağız" diye konuştu.

Cankurtaran halkının, ailesi ile güvenli bir şekilde vakit geçirebileceği bir kent ormanı olmasını istediklerini belirten Koyuncu, turizmin ormanları koruyan, köyü kirletmeyen ve ekolojik dengeyi bozmayan şekilde planlanması gerektiğine dikkat çekti. Koyuncu, "Turizm için ormanların imara açılmasına gerek yoktur. Mevcut imara açık alanlarda, bölgeyi turizm çöplüğüne çevirmeden üretime dayalı turizm faaliyetleri yapılabilir. Bu bölge gelişi güzel kullanılmaktadır. Sosyalleşmeye gelenlerin çoğu çöplerini temizlememektedir. Kooperatif olarak bu bölgeyi koruma altına alıp çevre düzenlemesi yaparak bölgeyi güvenli ve temiz bir alan haline getireceğiz. Köyde üretim yapan kadınların sigortalarının karşılanması için çalışma yapacağız" dedi.

Gerçekleştirilen toplantıda Koyuncu’dan sonra söz alan Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, Hopa-Borçka arasında yer alan Cankurtaran Tüneli’nin açılması ile birlikte boş kalan alanın SİT Alanı veya Milli Park’a dönüştürülmesi beklenirken, 17 hektarlık bir alanın özel bir şirkete ‘Turizm Alanı Kompleksi’ için verilmesine yönelik değerlendirmelerde bulundu. Kurdoğlu, Artvin’de HES’ler, yeşil yol, baraj ve madencilik faaliyetleri yüzünden ormanların kaybedildiğini belirtti ve son yıllarda ormancılık tekniği açısından kabul edilemeyecek derecede yoğun bir orman kesimi yaşandığını vurguladı.

Kurdoğlu, Cankurtaran’da yaklaşık 60-70 dönümlük bir alanda çeşitli tesisler yapılmasının planlandığını belirterek, "Tesisi yapılacak yer ormanın içi. Oysa oradaki orman örtüsünün mevcut haliyle korunması lazım. Ekosistem hizmetlerinin de devam ettirilmesi gerekiyor. Artvin’de HES’ler, yeşil yol, barajlar ve madencilik yüzünden ormanlarımızı kaybediyoruz. Üstüne üstlük son yıllarda muazzam bir orman kesimi var. Bu, ormancılık tekniği açısından kabul edilemeyecek bir kesim yoğunluğu. Orada toprak çok sığ ve yatay istiflenmiş kayaçların üstünde orman var. Bu, ormanın zor yetiştiği anlamına gelir ve yetişen ormanları mutlaka korumamız lazım. Çünkü orası son derece hassas bir ekosistemdir" dedi.

Kurdoğlu, Cankurtaran’ın ekoturizm alanı olarak kullanılabileceğini ifade ederek, "Bu ormanın çok önemli bir özelliği var. Küçük Batı Kafkasya diye adlandırılan ve dünyada korumada öncelikli 34 sıcak nokta arasında yer alan bu bölge, mutlaka orman olarak kalmalıdır. Ne HES, ne madencilik, ne yol, ne de turizm bahanesiyle bu orman kaldırılmamalıdır. Bunun yerine, Cankurtaran mevkiinde terkedilen binalar var. O alan, bu tür turizm faaliyetleri için son derece uygun bir yerdir. Çünkü tünelden sonra orası, bazı patlayıcı veya tehlikeli malzeme taşıyan araçların geçtiği transit bir yol haline gelmiştir. Bu alan, yeşil yol olarak planlanabilir. Yeşil yol, daha önce terk edilmiş karayollarında, artık kullanılmayan demiryolu geçitlerinde ya da su kanalları olarak planlanır ve aynı zamanda koruma alanı ve ekosistem hizmet alanı olarak ekoturizm için kullanılır" şeklinde konuştu.