3 Eylül 2024’te Cankurtaran mevkiinde yaşanan silahlı saldırıda hayatını kaybeden Reşit Kibar’ın davası, 18 Nisan 2025’te Artvin Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlıyor. Yedi ay süren soruşturmanın ardından, saldırının faili olduğu iddia edilen Muhammet Ustabaş hakkında hazırlanan iddianame kabul edilmiş ve sanık “kasten öldürme” suçlamasıyla yargılanmak üzere mahkeme önüne çıkarılmıştı.
Reşit Kibar, o gün ormanlık alanda yapılması planlanan “Konaklamalı Mesire Alanı Projesi”ne karşı köylülerle birlikte direniyordu. Ağaçların kesilmesine engel olmak isteyen köylüler, projeyi yürüten şirketle bağlantılı olduğu öne sürülen Muhammet Ustabaş’ın silahlı saldırısına uğradı. Saldırı sonucunda ağır yaralanan Reşit, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Olayda iki kişi daha yaralanırken, Ustabaş tutuklandı. Ruhsatlı silahın sahibi Fikret Merttürk ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Olayın ardından bölgede yaşanan gerginlik, yalnızca bir çevre mücadelesi değil, aynı zamanda adalet ve yaşam hakkı mücadelesine dönüştü.
18 Nisan’daki ilk duruşma öncesi Artvin Demokrasi Platformu, kamuoyuna güçlü bir çağrı yaptı. Platform adına açıklama yapan Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, Reşit Kibar’ın yalnızca bir doğa savunucusu değil, aynı zamanda halkın yaşam hakkı için mücadele eden bir genç olduğunu vurguladı. Karahan, “Reşit’in yaşamı elinden alındı çünkü ormanı, suyu, toprağı savunuyordu. Bu dava yalnızca onun katilinin değil, bu düzenin ve onunla işbirliği içinde hareket edenlerin de yargılandığı bir davadır. Reşit’in arkasında biz varız, halk var,” dedi.
Karahan, olayın ardından tutuklanan ve daha sonra serbest bırakılan Halkevleri Temsilcisi Dursun Ali Koyuncu’nun da hedef haline getirildiğini hatırlatarak, saldırının yalnızca bir kişinin değil, tüm doğa savunucularının iradesini kırmaya yönelik olduğunu ifade etti. “Reşit’in ardından kurulan sessizlik duvarını hep birlikte yıkmak zorundayız. Bu dava bizim davamız. Adalet, yalnızca bir mahkeme salonunda aranmaz; adalet, halkın vicdanında yeşerir,” diyen Karahan, tüm Artvin halkını ve duyarlı yurttaşları 18 Nisan’da Artvin Adliyesi önüne davet etti.
Olayın yaşandığı Cankurtaran bölgesi, yıllardır çeşitli doğa talanlarına karşı verilen mücadelenin simgesi haline gelmiş durumda. Bu saldırı, sadece bir projeye karşı çıkan bir grup köylünün değil, tüm bir bölgenin ve ülkenin doğasına yönelik tehditlerin geldiği noktayı gözler önüne seriyor. Merttürk ailesinin AKP’ye yakınlığı ve projeyi yürüten şirketlerle olan bağlantıları ise kamuoyunun dikkatini daha da artırmıştı.
Reşit Kibar’ın yaşamını yitirmesiyle birlikte Artvin’de doğa mücadelesi yeni bir evreye girdi. Halk, daha örgütlü, daha kararlı ve daha duyarlı bir biçimde bir araya gelmeye başladı. Bugün Reşit’in adı, yalnızca bir genç doğa savunucusunun değil; tüm yaşam savunucularının ortak hafızasında bir sembol haline geldi.
Artvin Demokrasi Platformu’nun çağrısı net: “Reşit’i unutmadık, unutturmayacağız. 18 Nisan’da adalet için, yaşam için, hep birlikte orada olacağız.” Platform, yalnızca Artvin halkını değil, tüm Türkiye’de doğayı, yaşamı ve adaleti savunan herkesi bu mücadeleye ses vermeye davet ediyor.