19 yaşındaki Muhammed Nuh Kasadar’ın ölümü sonrası Mustafa Kasadar’ın feryatlarını hatırlatan Saadet Partisi Artvin İl Başkanı Gültekin Soydan şu ifadeleri kullandı;
“Yüreği yanmış acılı bir babanın, evladının cenaze namazındaki ifadesine hepimiz şahit olduk! Mustafa Kasadar hoca, henüz daha 19 yaşındaki evladı Muhammed Nuh Kasadar'ın hunharca katledilmesiyle ilgili şu cümleleri sarfetti:
* "Bizi üzen hunharca öldürülmesidir. Kalp krizi, beyin kanamasıyla gitseydi yapacağımız bir şey yoktu. Allah'tan geldi, teslim olduk. Burada bizi üzen yapılan muameledir."
* "Medyada, basında bugün sunulan sosyal hayat, kısa yoldan para kazanmaktır. Uyuşturucu müptelası gibi olma sebepler insanları yapıyor. Oğlumun katili de böyle birisi. Borç bataklığına batmış, uyuşturucuya bulaşmış, hayattan ümidini kesmiş birisi tarafından katledildi. Bu ortamları sağlayanlar aynı zamanda çocuğumun katilidir."
* "Bunu söylüyorum, başka bir şey yok. Çocuğum adına kalbim rahat, şehit olarak gittiğine inanıyorum. Peygamberimizin bize müjdesidir. Bizim üzüntümüz, muameledir. Çocuğumuzun cenazesini bir bütün olarak alamadık! "Mustafa Kasadar hocanın dikkat çektiği konu esasen çok ehemmiyetli, üzerinde mutlaka hassasiyetle durulması gereken bir konu: uyuşturucu ile mücadele!13 Kasım 2014 tarihli Resmi Gazete... Başbakan Ahmet Davutoğlu imzasıyla yayınlanan bir genelge. Genelgede şu satırlar dikkat çekiyor:
* "Uyuşturucu ile mücadelede kurumlar arası iş birliği ve koordinasyonu sağlamak, temel stratejileri belirlemek ve eylem planlarını hazırlatmak, onaylamak, gerektiğinde değiştirmek, güncellemek ve uygulanmasını takip edip değerlendirmek üzere; Başbakan tarafından görevlendirilecek bir Başbakan Yardımcısının başkanlığında, Adalet, Aile ve Sosyal Politikalar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Gençlik ve Spor, Gümrük ve Ticaret, İçişleri, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanları ile Başkan tarafından uygun görülecek üst düzey kurum temsilcilerinin katılımıyla Uyuşturucu ile Mücadele Yüksek Kurulu oluşturulmuştur."
* "Gerekli görüldüğünde, Yüksek Kurul Başkanı tarafından; kurul, alt kurul, teknik kurul, komite, danışma grupları ve geçici ve kalıcı çalışma grupları ile il ve ilçe kurulları oluşturulabilecektir..."2014/19 Sayılı Başbakanlık genelgesi böyle devam ediyor...
*Uyuşturucu ile Mücadele Yüksek Kurulu çalışmalarına devam ediyor, isim değişikliğiyle; Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu (BMYK).
*Ancak, burada sorulması ve dikkat çekilmesi gereken soru şudur; tamam uyuşturucu ile mücadelede devlet bazı adımlar attı, atıyor. Ama görünen o ki bu tedbirler yetersiz!* Uyuşturucu ile mücadelede devletin ve milletin tüm unsurları ile bir bütün olarak, topyekûn hareket etmesi artık elzemdir! Daha geç olmadan.
1) 15 Temmuz hain darbe girişimi olduğunda bunun sadece bir darbe değil aynı zamanda bir işgal harekâtı olduğunu başından bu yana burada yazdım. Dikkat ediniz, lütfen; 'hareketi' demiyorum, 'harekâtı' diyorum. Zira bu hain darbe girişiminin arkasında gizlenen "çoklu" unsurlar var, uluslar var, istihbarat örgütleri var!
2) Türkiye üzerinde uzun yıllardan bu yana emelleri olan, planları olan terör devletlerinin, onların istihbarat örgütlerinin, FETÖ gibi yerli ve yabancı uzantılarının parmağı, parmakları var, 15 Temmuz hain darbesinde. MOSSAD olmadan ülkemizde bir darbe planlamak ve bunu hayata geçirmek neredeyse imkânsızdır!
4) Askeri, sivil bütün darbelere karşıyız. Her askeri darbe ülkeyi en az 50 yıl geriye götürmüştür.5) Son cümlem şudur; sandıkla gelen sandıkla gitmelidir. Bütün darbeler gayri meşrudur!* Kitabın adı; Hîve'den Altın Semerkant'a. Yazarı, İngiliz kadın yazar Ella Robertson Christie.
* Kitap, Orta Asya'nın Rus işgali altında olduğu 1900'lü yılların başında, bir İngiliz kadın yazarın, tek başına, Orta Asya çölleri üzerinden Türkistan'ın kalbine yaptığı maceralı seyahati anlatıyor.
* Anılan dönemde Ruslarla İngilizlerin bölge çıkarları örtüştüğünden, bu İngiliz kadın yazar iki yıl boyunca Hive ve Semerkant’ı merkez alan Orta Asya'yı rahatça dolaşabilmiş!* Seyahat dediğimiz öyle 1- 2 haftalık/aylık bir zaman dilimi değil; 1910-1912 yıllarını kapsıyor.
* Tek başına bir İngiliz kadın Ella Robertson Christie, 1910 yılında Hazar'ın doğusunda ne olup bittiğini tam olarak görüp anlayabilmek için kalkar Moskova üzerinden Hive'ye gider ve oradan da, Merv, Buhara, Semerkant, Taşkent ve Hokand'ın ana nirengi noktalarını oluşturduğu Türkistan bölgesi -ya da Maveraünnehir ve yakın çevresi diyelim- içerisinde seyahat eder. Gezgin İngiliz kadın, 1873 yılında başlayıp 1895 yılında tamamlanmış Çarlık Rusya'sı işgaliyle Rus egemenliği altına girmiş olan bu medeniyet havzasının ve bu havzada yaşayan toplumların ne tür etkilere maruz kaldığı merakı içerisindedir. İki yıl kadar süren gözlemleriyle bunu tespit etmeye çalışır.
Kitapla ilgili birkaç not daha;
* İngiliz kadın yazar Ella Robertson Christie, kitapta yer alan fotoğrafları bizzat kendisi çekmiş. Yedi sayfalık, oldukça uzun çevirmen önsözünde dikkat çeken satırlar var.* İlim ve Sanat gibi dergilerin kadrosunda yer alan, sonrasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında uzun yıllar genel müdürlük, müsteşar yardımcılığı gibi üst düzey bürokratlık görevinde bulunan Yusuf Yazar, kitapta kendi özel notlarını da aktarıyor. Nakşibendiliğin bölgedeki gelişim sürecini ilginç ve öğretici notlar eşliğinde, dipnotlarla anlatıyor.* İsteme adresi: Büyüyenay Yayınları, İskenderpaşa Mah. Kıztaşı Cad. Açıklar Sokak No: 15 Kat: 2 Fatih/İstanbul. Tel: 0 212 533 18 11.GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ! CHP Koalisyonu döneminde, 10 Temmuz 1974 tarihli Resmi Gazetede yer alan Bakanlar Kurulu kararı:* "1974 yılı kampanyasında erken teslim edilecek pancarlar için üreticilere, erken söküm tazminatı ve erken söküm teşvik primi verilmesi hakkında ilişik kararın yürürlüğe konulması; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 15/6/1974 tarihli ve 13/Şeker/987 sayılı yazısı üzerine, 6747 sayılı Kanunun 8 inci maddesine göre, Bakanlar Kurulunca 4/7/1974 tarihinde kararlaştırılmıştır.”
Ayşe ÖZDER