Halkevleri Doğu Karadeniz Temsilcisi Kamil Ustabaş, Halk Evleri’nin 92’nci kuruluş yıl dönümü etkinlikleri ve örgütün faaliyetleri hakkında açıklamalarda bulundu.
Halkevleri’nin Türkiye’de genel merkeziyle birlikte şubeleri olan ve Türkiye’deki aydınlanmacı ve demokrasi mücadelesini yürüten de bir kurum olduğunu söyleyen Ustabaş, örgütünün 92’nci kuruluş yıl dönümü dolayısıyla çeşitli sosyal, kültürel ve sanatsal faaliyetler gerçekleştirdiklerini kaydetti.
92’nci yıl etkinliklerindeki ana temalarının ‘Yaşamak için örgütlenelim örgütlenmek için de yola çıkıyoruz’ sloganı olduğunu aktaran Ustabaş, “Halkevleri şubelerinde çocuk atölyeleri, kadın atölyeleri ve müzik atölyeleri ile faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. 19 Şubat kuruluş yıl dönümü etkinlikleri olarak da Kemalpaşa’da ‘kuşaklar buluşuyor’ dayanışma yemeği yaptık. Artvin’de de 1 Mart’ta yine bir dayanışma yemeğimiz olacak dostlarımızla. Hopa’da Ticaret Sanayi Odası’nın toplantı salonunda da Trabzon Halk Evinin bir kuruluşu olan Trabzon Halk Tiyatrosu’nun tiyatro gösterimi olacak. Biz bütün bunları aslında sadece oynayan ve izleyenler kısmıyla değerlendirmiyoruz. Tiyatro bir yaşam biçimi. Tiyatroyla birlikte toplumsal değişim ve dönüşümü de hedefleyen ve tiyatro gösterimleri sonrasında tiyatro gösteriminin yapıldığı kentlerde gençleri, çocukları ve kadınları kültür, sanat faaliyetlerine yönlendirme ve oralardan farklı faaliyetler çıkarma üzerine bir hedefimiz var. Bu anlamda da iyi gidiyor çalışmalarımız.” dedi.
“Biz bu ülkede demokrasiyi örgütlemek üzere varız”
Halkevlerinin her şeye karşı olduğu yönündeki algının yanlış olduğunu ve örgütün karalık sisteme karşı olduğunu belirten Ustabaş, “Çok basit tabiriyle halk evlilikleri karanlığa karşıdır. Karanlık dediğin şey şu, eğitim sisteminden özellikle düşünmeyen, sorgulamayan, verilene tamah eden bir nesil yetiştirilmeye çalışıyor. Biz tam bunun karşısında düşünen, sorgulayan, sorguladığını, faaliyete geçiren bir nesilden bahsediyoruz bunun yanındayız. Bu ülkede yolsuzluğa karşıyız, yoksulluğa karşıyız. Bu ülkedeki yolsuzluğun ve yoksulluğun temsilcisi doğaldır ki o dönemin iktidarıdır. Onun için bu dönemin iktidarına karşıyız. Biz devlet şiddeti karşısında demokrasiden yanayız. Tabii ki devlet şiddetinin karşısında olacağız. Devlet eğer hak arayan hak mücadelesi veren kitlelere şiddet uyguluyorsa onun karşısına dikiliriz. Biz bu ülkede demokrasiyi örgütlemek üzere varız. Biz bu ülkede kültür sanat faaliyetlerinin en ücra mahallelere ve köylere götürülmesinin yanındayız.” diye konuştu.
“Her şeye karşı diyenler de aslında karşımızdaki iktidarın kendisi”
İşçinin emekçinin sömürülmesinin karşısında olduklarını dile getiren Ustabaş, “Bu ülkede bu yaz bir sürü kentte festivaller yasaklandı. Neden, çünkü festivalde kadınlar sahnede kadın sanatçılar dans ediyor diyor veya giyimleri ‘ahlaka uygun değil’ diye. Ahlak neye kime göre ahlak? Evet, biz bu ülkede karanlık iktidarın karşısında işçinin, emekçinin sömürülmesi karşısındayız. Biz bu ülkede çaya kota ve kontenjan koyanların da karşısındayız. Yani çayda kotaya kontenjana son derken neyi talep ediyoruz? Çayda kota ve kontenjan olmazsın ki üreticiler ürettiği çayı gidip satabilirsin. Sattığının karşılığını alsın karşılığını aldığında da çocuğunu okula gönderebilirsin veya kendi evindeki temel insanı gereksinimlerine karşılaşsın. Bu anlamda da bunun yanındayız. Her şeye karşı diyenler de aslında karşımızdaki iktidarın kendisi bunu propaganda etmeye çalışıyor.” ifadelerini kullandı.
Halkın kendilerini desteklediğini ifade eden Ustabaş, “Hopa’da, Kemalpaşa’da, Artvin’de, Borçka’da Halkevleri faaliyetleriyle mahallelere, köylere halkın talepleriyle gidiyoruz ve halkın da teveccühünü görüyoruz. Aklınıza şu gelebilir: ‘bu kadar güzel şey söylerken niye hızla büyümüyorsunuz?’ Karışında bütün kolluk kuvvetleriyle, yargısıyla, bürokrasisiyle var olan bir iktidar ve insanları da benim dışımda herhangi bir şey yaparsanız sizi aç bırakırım, sizi yoksul bırakırım, sizi cezaevine atarım korkusunu salıyor ve doğallığında da insanlar aç kalmamak için cezaevine girmemek için hızla bu taleplerin yanında örgütlenemiyorlar ama yanımızda duruyorlar. Bunu fark ediyoruz ve hissediyoruz. Ne zaman ki iktidarın bu baskıcı ve sert müdahalesini karşısında halk örgütlenmeleri ile durabilirsek eminiz ki bu iktidarı tarihin çöplüğüne de atacak olan bu halk olacak.” şeklinde konuştu.
“Hopa’yı yoksul yapan, yolsuzluk yapan bu ülkeyi karanlığa götüren, iktidara teslim etmeyeceğiz”
Ustabaş Halkevleri olarak siyasi faaliyetleri sandıksal faaliyet olarak görmediklerini dile getirerek açıklamasında şunları da söyledi: “Yaşam bir bütündür bunun içerisinde de biz doğa katliamları karşısındaki mücadelemizle ve siyasi iktidarın bugün bu ülkeye dayattığı karanlık eğitim sistemi karşısında yoksulluğun, yolsuzluğun, arsızlığın karşısında bir politik faaliyet yürütüyoruz. Bunun karşısında mücadele edecek kadın, gençlik örgütlenmeleri üzerinden müdahale ediyoruz. Bu seçim sürecide aslında sadece o sandıktan kim çıkacak, nasıl çıkacak üzerinden tartışmadan ziyade bir kenti nasıl bir yaşanır hale getiririz bir kenti önümüzdeki süreçte insanların aileleriyle birlikte çocuklarıyla rahat ve güvende yaşayabilecekleri bir ortam nasıl sağlanır üzerinden düşünüyoruz. Bugün ÇEDES programlarıyla okullara doğrudan müdahale eden ismi aslında Çevre Etki Değerlendirme diye güzel de bir isim koyulan doğrudan gericileştirme -doğrudan inançlı insanlar karşısında bir durum değil- o çocukların geleceğe dair kaygılarını, düşüncelerini yok eden bir karanlık eğitim sistemi dayatıyorlar. Bu karanlık eğitim sistemi karşısında da yine bugünden hiç sandığa havale etmeden doğrudan okulların içerisinde mücadele ederek o çocukları düşünen, üreten, kendi olanaklarıyla bilimsel çalışmaları yapan bir eğitim sistemi olması gerekiyor onun mücadelesini veriyoruz. Seçime dair son şey de şu, biliyorsunuz, şimdiki AKP milletvekili önceki dönemlerde bakanı Faruk Çelik, ‘Hopalılar başını iki elinin arasına alsın ve düşünsün’ dedi. Hopalılar bu anlamda başını iki elinin arasına alıyorlar ve düşünüyorlar. Bu Hopa’yı biz yoksul yapan, yolsuzluk yapan bu ülkeyi karanlığa götüren, iktidara teslim etmeyeceğiz. Yani o iktidarın kendisi bu sandıktan da çıkmayacak. Bunun mücadelesini kimi örgütler, kimi partiler doğrudan sandıktan yürütüyorlar. Biz de doğrudan mahallelerimizde okullarımızla, kent merkezlerimizden yürütüyoruz. Bu karanlık iktidarı bu memleketten def edinceye kadar bu mücadelede sürecek.”
Hikmet BAŞAR