Bireysel Emeklilik Uzmanı Zeynep Candan Aktaş, mevcut durumda Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) havuzundaki yatırımların yüzde 40'ının altın cinsi veya altına endeksli yatırımlardan oluştuğunu belirterek, '2026'da başka bir yatırım aracında bir trend oluşmazsa, sistemdeki altın yatırımlarının ağırlığı devam edecektir.' dedi.
AA muhabirinin Emeklilik Gözetim Merkezi (EGM) verilerinden derlediği bilgilere göre, BES kıymetli maden fonlarının büyüklüğü ile bu fonlara bağlı sözleşme sayıları eylül sonu itibarıyla geçen yılın sonuna göre arttı.
Sistemde kıymetli maden fonlarının toplam büyüklüğü, geçen yılın sonunda 396 milyar 351 milyon lirayken, eylülde 755 milyar 580,7 milyon liraya yükseldi. EGM verilerinde 15 grupta incelenen BES fon piyasasında kıymetli maden fonlarının payı da aynı dönemde yüzde 39,5'ten yüzde 49,5'e çıktı.
Eylül ayı itibarıyla fon büyüklüğünde kıymetli madenleri likit fonlar izlerken, bu fonlar 173 milyar 676,1 milyon liralık hacimle BES fon pazarının yüzde 11,4'ünü oluşturdu.
Ayrıca, bu dönemde, yatırımcı tercihlerinin yansıdığı sözleşme adetlerinde de benzer bir tablo oluştu. Geçen yılın sonunda 6 milyon 705 bin 975 olan kıymetli maden fonu kaynaklı sözleşme sayısı, eylülde 7 milyon 586 bin 94'e ulaştı. Böylece, söz konusu fon grubunun toplam sözleşmelerdeki payı yüzde 26,6'dan yüzde 29,7'ye yükseldi.
Bununla birlikte, kasım ayı itibarıyla altın fonlarına yatırım yapan katılımcı sayısı 5,9 milyon iken altın fonlarının toplam büyüklüğü 845 milyara ulaştı. BES'teki toplam katılımcı sayısının 10 milyon olduğu düşünüldüğünde, sistemde neredeyse her 3 kişiden ikisinin altın yatırımı olduğu söylenebilir.
Söz konusu veriler ışığında, BES kapsamında kıymetli maden fonlarındaki yükselişin lokomotifinin altın cinsi veya altına endeksli fonlar olması dikkatleri altın piyasasına yönlendirdi.
Altının performansı yatırımcıları cezbetti
Bireysel Emeklilik Uzmanı Zeynep Candan Aktaş, AA muhabirine konuya ilişkin yaptığı değerlendirmelerde, 2025'in altın piyasasının yükselişte olduğu bir yıl olduğunu söyledi.
Yükseliş sürdükçe tüm yatırım araçlarında olduğu gibi BES'te de yatırımcıların altın fonlarına yöneldiğini vurgulayan Aktaş, 'Sözleşmelerin yüzde 30'unda altın yatırımı yer almaya başladı. Gelinen noktada BES havuzundaki tüm yatırımların yüzde 40'ı altın cinsi veya altına endeksli yatırımlardan oluşuyor.' diye konuştu.
Aktaş, yatırımcıların genellikle yükselen piyasada bulunmak istediğini dile getirerek, altının son bir yıldaki performansının bu yatırımcıları cezbettiğini ifade etti.
Yurt içinde altının riskinin genellikle olduğundan daha düşük değerlendirildiğini söyleyen Aktaş, 'Çünkü, altının uluslararası piyasalarda değeri artmasa da dolar/TL paritesindeki yükselişler nedeniyle altın fiyatları uzun vadede sürekli yukarı yönde hareket ediyor. Bu da her dönemde altın yatırımlarını, diğer yatırım araçlarının önüne taşıyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Aktaş, sistemde altın fonlarına yatırım yaparak, bunun üzerine yüzde 30 devlet katkısı alma imkanının bulunduğuna dikkati çekti.
'Altın ve likit fonların, yatırımcıların yönelişi ve getiriler nedeniyle sistemdeki ağırlığı arttı'
Zeynep Candan Aktaş, kıymetli maden fonlarının büyüklüğünde kaydedilen artışın arkasındaki dinamiklerden bahsederek, altının piyasalarda güvenli liman olarak kabul edildiğini anımsattı.
Uluslararası çatışmalar, jeopolitik riskler, savaş olasılıkları veya piyasalardaki marjinal dalgalanmaların yatırım için altını öne çıkardığına işaret eden Aktaş, 'Özellikle ABD'nin gümrük vergileri yoluyla uluslararası ticareti dizayn etme çabası, merkez bankalarını altın rezervlerini güçlendirmeye yöneltti. Diğer yandan ülkemizde yüksek enflasyondan korunma güdüsü altının yükselişiyle desteklenince iç talepte de artış meydana geldi. O kadar ki dış ticaret açığını artırdığı gerekçesiyle altın ithalatına kota getirildi.' şeklinde konuştu.
Aktaş, yurt içinde son bir yıla bakıldığında, yatırım araçlarından altın cinsi varlıkların ve mevduat gibi sabit getirili araçların getiri sağladığını belirterek, hisse senedi piyasası kayıptayken, döviz cinsi yatırımların ise enflasyona yenildiğini aktardı.
Altın fiyatlarındaki yükselişi gören yatırımcıların, altın yatırımlarını artırdıklarına dikkati çeken Aktaş, risk almak istemeyen yatırımcıların ise para piyasası fonları, likit fonlar ve temkinli değişken fonlar ile sabit getiriye yöneldiğini anlattı.
Aktaş, böylece altın ve likit fonların hem yatırımcı ilgisi hem de getiriler nedeniyle sistem içindeki ağırlığının arttığını kaydederek, 'Bu fonlardaki büyümeye eşlik edemeyen hisse fonlar, hem değer kaybı hem de yatırımcı çıkışı nedeniyle sistemdeki ağırlığını kaybetti. Portföyünde döviz cinsi borçlanma aracı taşıyan dış borçlanma araçları fonları da benzer bir etkiye maruz kaldı. Yatırımcı çıkışı ve reel değer kaybı, sistemdeki ağırlıklarının azalmasına neden oldu.' değerlendirmesinde bulundu.
'BES'te önemli olan portföyü ve vadeyi çeşitlendirmek'
Aktaş, 2026 yılına dair BES katılımcılarının fon tercihlerine ve getiri beklentilerine ilişkin öngörülerde bulunarak, sözlerini şöyle tamamladı:
'2026'da başka bir yatırım aracında bir trend oluşmazsa, sistemdeki altın yatırımlarının ağırlığı devam edecektir. Ayrıca, BES uzun vadeli bir yatırım. Sisteme yeni girenlerin altın-gümüş, hisse, dış borçlanma araçları, endeks, karma ve agresif değişken fonların bir veya birkaçıyla bir portföy oluşturmasıyla çeşitlendirme sağlanabilir. Diğer taraftan sisteme girişten itibaren ilk yıllarda bu fonlara yatırım yapılması, olası kayıplardan daha az etkilenmeyi sağlar. 2026'da faizlerdeki düşüşün devam etmesi halinde hisse fonlara yönelim olabilir. Ama BES'te önemli olan portföyü ve vadeyi çeşitlendirmektir.'





