Gazeteciliğe başladığı ilk günleri anlatan Numanoğlu, o dönemdeki zorluklar ve gazeteciliğin toplumdaki rolü üzerine bilgiler verdi.
51 yıllık meslek hayatına sayısız ödül ve haber sığdıran Numanoğlu, geçmişte muhabirin ve haberin değerinin daha fazla olduğunu ifade etti.
Futbola olan ilgisinin kendisini gazeteciliğe yönlendirdiğini anlatan Numanoğlu, “Maçlara giderdim ve gittiğim maçların haberini Arhavi Postası’nda yayınlatırdım. Mesleğe heveslendim ve matbaada çalışmaya başladım. Anadolu Ajansı, Hürriyet, Milliyet, TRT gibi yayın kuruluşlarında çalıştım.” diye konuştu.
“Çimento torbasının kâğıdına çok haber yazdım”
Numanoğlu, teknolojinin henüz bu kadar ilerlemediği, haberlerin daha çok saha çalışması gerektiren bir döneminden bahsederken, “O zamanlar her bilgiye ulaşmak, her haberin peşinden gitmek büyük emek istiyordu. Şimdi her şey avucumuzun içinde ama o zamanlar gerçekten sahada olmak zorundaydık. Haber muhabirin ayağına gelmez, muhabir haberin ayağına gider. Bakmak ve görmek arasında fark var. Bir haberin detayı önemlidir. En iyi görüntüyü almak için uğraşmak gerekir. Fotoğraf haberi anlatmalı. Eskiden daktilo bulmak da çok zordu kağıda yazardık. Kağıt bulmakta da zorluk çekerdik. Çimento torbasının kâğıdına çok haber yazdım.” dedi.
Çevre illerde en çok haber üreten muhabir olduğuna dikkat çeken Numanoğlu, analog fotoğraf makineleri ile çektikleri haber fotoğraflarının filmlerini de kendilerinin banyo yaptırdığını ve bu işten çok keyif aldığını kaydetti.
Meslek hayatı boyunca birçok önemli olaya tanıklık eden ve bunları kamuoyu ile paylaşan Numanoğlu, gazeteciliğin sadece haber yapmak olmadığını, aynı zamanda toplumu aydınlatma ve yönlendirme görevi olduğunu vurguladı.
“Artvin’i ulusal gazetelere manşet yaptırdım”
Unutamadığı meslek anılarının bazılarını anlatan Numanoğlu, şunları kaydetti:
“1984 yılında bir kadın cesedi kıyıya vurmuştu. Hastanenin morguna kaldırılmıştı. Hastaneye gittim ancak savcı haber yapmama müsaade etmedi ancak benim de o haberi yapmam gerekirdi. Sonrasında doktorun odasına gittim, önlüğünü giydim, boneyi taktım. Arkadaşlar tanıdı beni ancak onlara sesinizi çıkarmayın fotoğraf çekeceğim dedim. Makineyi önlüğümün içine sakladım. İki jandarma morgun önünde bekliyordu. Beni doktor sandılar ve kapıyı açmalarını söyledim, açtılar. İçeriye girip fotoğrafı çektim ve haberi ajansa gönderdim. Ertesi gün ulusal ve yerel gazetelerde çıktı. Savcı beni çağırdı ‘ben oradaydım bu fotoğrafı kim çekti’ diye sordu. Durumu anlattım, şaşırdı. Sonrasında herhangi bir ceza vermedi.
Başka bir haberimde de, Ramazan dolayısıyla sebze fiyatları artmıştı. Geçen hafta 5 lira olan sebze bu hafta 10 lira olmuştu. Fırsatçılık yapıyordu Pazar esnafı. Ben yanımdaki arkadaşlarımla fırsatçılara para kazandırmamak için pazara gelen vatandaşı almamaları yönünde ikna ettik. O gün hiç alışveriş yapılmadı. Ben de halk pahalılığı protesto etti haberi yaptım. Ertesi gün ulusal gazetelerde manşet oldu. 1 ay boyunca haberlerde çıktı. O dönem başım biraz derde girdi ama haber amacına ulaştı.”
Gazetecilik etiğine her zaman sadık kaldığını ifade eden Numanoğlu, yeni nesil gazetecilere de öğütlerde bulunarak, “Genç gazetecilere her zaman şunu söylerim; her zaman doğruyu araştırın, hiçbir zaman ön yargılarınızla hareket etmeyin. Objektif kalmak, bu mesleğin olmazsa olmazıdır. Bu mesleği sevmeden yapma şansımız yok. Bu meslekte para da yok. Eskiden haber muhabirlerinin basın kartı vardı. Şimdi ona da gerek yok. Burada bir olay olsa sıradan vatandaş cep telefonu ile çekip haber kanallarına atıyor ve haberi de çıkıyor. Eskiden muhabire değer verilirdi. Şimdi o yok. Bizim aktif muhabirlik dönemimizde haberlerimizin raporu gelirdi. Fotoğraflarda neyi yanlış yapmışız bu öğretilirdi. Hatalarımızı, nasıl yapmamız gerektiği öğretilirdi şimdi bu yapılmıyor.” şeklinde konuştu.
Necmettin Numanoğlu, gazeteciliğin sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu sözlerine ekledi.