Kentte 4 kişilik bir ailenin yaşayabileceği ortalama bir dairede oturabilmesi için ya yüksek kira bedellerine katlanması ya da merkezden uzak, sobalı ve düşük yaşam standartlarına sahip konutlara yönelmesi gerekiyor. Barınma, asgari ücretle geçinen binlerce vatandaş ve üniversite öğrencisi için artık erişilemez bir hak hâline gelmiş durumda.
Artvin gibi küçük ve sınırlı konut stoğuna sahip bir kentte, ülke genelindeki ekonomik kriz ve yüksek enflasyon kira fiyatlarını adeta uçuruma sürükledi. Şehir merkezindeki bazı ev ilanlarında kira bedelleri 40 bin TL’ye kadar yaklaşırken, sobalı evlerde bile fiyatlar 13 bin liradan başlıyor. Türkiye genelinde hızla yükselen konut ve kira fiyatları, özellikle ekonomik açıdan kırılgan kesimleri vuruyor. Artvin’de bu durum artık sürdürülemez bir noktaya ulaşmış durumda.
Barınma krizinin en çok etkilediği kesimlerin başında üniversite öğrencileri geliyor. Artvin Çoruh Üniversitesi’nde eğitim gören binlerce öğrenci, yıllardır yetersiz yurt kapasitesi nedeniyle özel evlerde barınmak zorunda kalıyor. Ancak son dönemdeki fahiş kira artışları, öğrencilerin barınma sorununu içinden çıkılamaz bir krize dönüştürdü. 20 bin liraya yaklaşan kira bedelleri karşısında, ailesi şehir dışında olan ya da maddi destek alamayan pek çok öğrenci için üniversite hayatı, yalnızca akademik bir zorluk değil, aynı zamanda barınma mücadelesi anlamına geliyor. Bazı öğrenciler okulu bırakmayı, bazıları ise şehir değiştirmeyi bile düşünmeye başladı.
Artvin’de asgari ücretle çalışan vatandaşlar da bu krizden ciddi şekilde etkileniyor. 2025 yılı itibarıyla 22 bin 204 TL olan asgari ücretin, bazı evlerin kira bedelini bile karşılamaya yetmemesi, temel ihtiyaçların dahi karşılanamaması anlamına geliyor. Gıda, ulaşım ve fatura gibi zorunlu giderlerle birleşen bu kira yükü, geçinmenin ötesinde hayatta kalmayı dahi zorlaştırıyor. Kiraya verilen paranın, hane gelirinin neredeyse tamamını oluşturduğu bu tabloda, tasarruf bir yana, insan onuruna yakışır bir yaşam sürmek bile mümkün değil.
Peki, Artvin’de kira fiyatları neden bu kadar yükseldi? En büyük nedenlerin başında ülke genelinde etkili olan yüksek enflasyon geliyor. İnşaat maliyetlerindeki artış, yeni konut üretimini ciddi şekilde yavaşlatmış durumda. Konut arzı azalırken, nüfus artışı ve göç hareketleriyle birlikte artan talep, fiyatların hızla yükselmesine yol açtı. Mal sahipleri, artan yaşam maliyetlerini kira artışıyla telafi etmeye çalışıyor. Ancak bu yaklaşım, zaten dar gelirli olan halkı ve öğrencileri daha da mağdur ediyor.
Barınma krizinin bu denli büyümesine karşın, Artvin’deki yerel yönetimlerin ve merkezi idarenin bu sorunu hafifletmeye dönük adımlar atmaması da kamuoyunun tepkisine neden oluyor. Barınma hakkı, anayasal bir hak ve temel bir insan ihtiyacıdır. Ancak Artvin’de bu hak, hızla lüks hâline gelmiş durumda. Sosyal konut projelerinin yetersizliği, yeni öğrenci yurtlarının yapılmaması ve mevcut konut politikalarının adaletsizliği, krizi derinleştiriyor.
Artvin halkı ve burada öğrenim gören öğrenciler, bu konuda acil ve kalıcı çözümler bekliyor. Uygun fiyatlı kiralık evlerin yaratılması, sosyal konut projelerinin hızla artırılması ve özel mülk piyasasındaki fahiş kira artışlarını denetleyecek mekanizmaların devreye sokulması artık kaçınılmaz bir ihtiyaç haline geldi. Ayrıca öğrenciler için yeni ve nitelikli yurtların inşa edilmesi, barınma krizini hafifletmede önemli bir adım olacaktır.
Artvin gibi küçük bir kentte dahi insanların barınma hakkı bu denli tehdit altındayken, ülke genelinde yaşanan daha büyük şehirlerdeki durumun ne kadar vahim olduğu da gözler önüne seriliyor. Artvin’de yaşayanlar artık yalnızca geçim değil, aynı zamanda bir çatı altında yaşama mücadelesi veriyor. Bu mücadeleyi hafifletmek, sadece yerel yönetimlerin değil, merkezi idarenin de sorumluluğundadır.
Barınma hakkı bir lüks değil, bir zorunluluktur. Artvin’deki yurttaşların insanca yaşama hakkı için, ilgili kurumların ve yetkililerin bu duruma seyirci kalmadan harekete geçmesi şarttır. Her geçen gün daha fazla insanı mağdur eden kira krizine karşı atılacak her somut adım, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda insani bir borcun da ifası olacaktır.