Cengiz Holding bünyesindeki Eti Bakır, Arhavi ve Hopa’ya bağlı toplam 10 köyde, 1930 hektarlık alanda maden çıkarma hakkını geçtiğimiz temmuz ayında 5 milyon TL bedelle satın almıştı. Ancak maden sahasının çevreye vereceği zararlar konusunda endişeli olan Arhavi halkı, projeye karşı duruşunu sürdürüyor.

Arhavi Kaymakamlığı’na güvenlik önlemlerinin artırılması talebiyle yazı gönderen şirket, halkın tepkisini daha da alevlendirdi. Bunun üzerine, 2 Kasım Cumartesi günü Cumhuriyet Meydanı’nda toplanan Arhavi halkı, “Maden İstemiyoruz!” diyerek sesini duyurdu.

Aşağışahinler Köyü Muhtarı Levent Yılmaz, yapılan maden ihalesinin doğaya, tarıma ve bölgenin kültürel mirasına zarar vereceğini ifade ederek şu açıklamalarda bulundu:

“Arhavi, doğası, tarihi ve kültürel yapısıyla ön plana çıkan bir ilçedir. Halkımızın büyük kısmı çay, fındık gibi tarım faaliyetleriyle geçimini sağlıyor. 48 bin dekar işlenebilir tarım alanımız var ve son yıllarda iklimin uygunluğuyla birlikte likapa gibi ürünler de yetiştirilmeye başlandı. Maden çalışmaları, tüm bu tarımsal faaliyetleri tehdit ediyor.”

Ayrıca bölgede, Kamilet Vadisi gibi nadir ve zengin biyolojik çeşitliliğe sahip alanlar bulunduğunu belirten Yılmaz, vadiye özgü birçok endemik bitki türünün tehlikeye gireceğini dile getirdi. Kamilet Vadisi'nin, UNESCO tarafından gelecek yüz yılın turizm bölgesi olarak ilan edildiğini vurgulayan Yılmaz, vadinin Arhavi'nin doğasına ve turizmine kattığı önemi anlattı.

Arhavi'den Madene Karşı Tek Ses: İstemiyoruz!Maden çıkarılması planlanan alanlar, yalnızca doğal değil, aynı zamanda kültürel varlıkları da barındırıyor. Yılmaz, bölgedeki taş kemerköprüler ve Arhavi'nin tarihi mirasının korunması gerektiğini hatırlattı. Ayrıca bölgede, Doğu Karadeniz'in ilk ve tek yaşam tarzı müzesinin bulunduğunu belirterek, atmacacılık kültürü ve göçmen kuşların geçiş rotalarının korunmasının önemini vurguladı.

Uyuşturucu ve Ruhsatsız Silah Ele Geçirildi Uyuşturucu ve Ruhsatsız Silah Ele Geçirildi

Yapılacak maden çalışmalarının çevreye geri dönüşü olmayan zararlar vereceğini belirten Yılmaz, ilçenin coğrafi yapısı nedeniyle heyelan riskinin artacağını ifade etti. Maden faaliyetlerinin su kaynaklarına, insanlara, hayvanlara ve ekosisteme ciddi zararlar vereceğini dile getirerek şunları söyledi:

“İlçemiz için yarardan çok zarar getirecek olan bu maden faaliyetinin yapılmasını istemiyoruz. Doğamızı, suyumuzu, insanımızı ve kültürel mirasımızı korumak istiyoruz. Arhavi’de maden sahası ilan edilen yerlerin bu statüden çıkarılmasını talep ediyoruz.”

Arhavi halkı, doğa ve yaşam alanlarını koruma mücadelesine devam edeceğini belirterek, maden faaliyetinin iptal edilmesi için yetkililere çağrıda bulundu.

Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu ise yapılan basın açıklamasında konuşma yaparak şu ifadeleri kullandı;

“Bizler 30 yıldır bu mücadelenin içindeyiz ve gördük ki bu mücadelede başarıya ulaşma olasılığı tek bir şarta bağlı: birlik olma şartına. Bu yüzden birlik olmak, tüm partilerin, sosyal ve siyasal kesimlerin bir araya gelmesi ve memleketleri için çaba göstermesi anlamına gelir. Kamuoyu burada, halk burada. Öyleyse halk, kendi yararına olan işler için bir araya gelmek zorundadır. Zira kamu yararı, toplumun ve bireylerin refahını ve mutluluğunu artırmak için gözetilir. Bu madenciliğin hiçbir kamu yararı yoktur. Neden? Çünkü toplumun refahını ve mutluluğunu artırmayacak; aksine, büyük bir kesimi mutsuzluğa mahkûm edecek bir uygulamadır. Dünyada metalik madenlerin işletildiği her yerde insan toplumu, yaban hayatı ve bitki örtüsü bütünüyle yok olmuştur. Bu durumun iyi örneği yoktur. Burada da aynı şeyin olmasını istemiyorsak hep birlikte karşı çıkmalıyız.

Arhavi'den Madene Karşı Tek Ses: İstemiyoruz!Yanı başımızda Murgul var; eğer yaşamak istiyorsak, Arhavi’nin sağlıklı kalmasını, doğamızın bozulmamasını istiyorsak; hayvancılık, tarım, çay ve fındık üretimine devam etmek; çocuklarımızın ve torunlarımızın bu toprakların nimetlerinden faydalanmasını sağlamak istiyorsak, daha sondaj aşamasından itibaren yaylalarımızdan başlanacağı söylenen bu madencilik felaketine karşı bir araya gelmek zorundayız. Elbette hükümetin ve iktidardaki partilerin yanımızda olması, bize destek vermesi büyük bir şanstır. Bu anlamda, desteklerini daha güçlü bir şekilde bekliyoruz. Unutmayalım ki sadece onlar veya yalnızca biz değil, hep birlikte, tek bir yumruk gibi, kimseyi incitmeden, doğamızı da aynen bu haliyle koruyarak geleceğe taşımalıyız.

Durum, ülke genelinde madencilik alanında büyük bir felakete doğru gitmektedir. Bu sebeple mutlaka bir madencilik politikası oluşturularak bazı bölgelerin hızla ve kesinlikle madencilik ve pek çok başka ekonomik faaliyet dışında tutulması gerekmektedir.”

Editör: ALİ ERAY ÇELİK