Güvercinli, Tepeyurt, Yukarışahiner, Aşağışahiner, Şenköy, Kesatanealan, Derecik, Büçe, Ulukent ve Konaklı köylerini içine alan bu alan, Cengiz Holding’e ait Eti Bakır Anonim Şirketi tarafından 5 milyon TL bedelle satın alındı. İhale, 6 Ağustos Salı günü kesinlik kazanacak.
Bölge halkından Doğa Gönüllüsü Gani Erdoğan yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı;
“Burası, Osmanlı-Rus Savaşları döneminde köylerini ve vatanlarını savunan insanların ata toprakları. Bizler, burada yaşayan insanlar olarak, o zamanlardan beri atalarımızdan miras kalan bu topraklarda yaşıyoruz. Artvin coğrafyasının makus kaderi haline gelen HES projeleri ve maden sahaları, bölgede yaşayan insanların maalesef devlet eli ile kaderi oldu.
En son Erzincan İliç örneği hafızamızda en tazesi. Artvin Cerattepe, Rize İkizdere, Kaz Dağları ve diğerleri. Halkın bu kadar itirazına rağmen devletin ısrarla halkını hiçe sayması, doğa harikası bu yerleri ranta teslim etmesi, insanın aklını ve mantığını zorluyor.
Son olarak, bizler inatçı insanlarız. Laz milletinin tipik özelliği inatçı olmasıdır. Direneceğiz, birlik olacağız ve bu belayı hep birlikte defedeceğiz.”
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) tarafından hazırlanan rapora göre, Artvin’in yüzde 71’i maden ruhsatlı. Bu durum, Artvin’in doğal yaşamı, meraları, insan sağlığını ve kadim kültürünü büyük bir tehlike altına sokuyor.
TEMA Vakfı’nın raporu, Artvin’in 521 parçaya bölündüğünü ve bu maden ruhsatlı alanların ihale edilmeye devam ettiğini belirtiyor. Vakıf, Artvin’in sahip olduğu zengin ekosistemler ve biyolojik çeşitliliğin madencilik faaliyetleriyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu vurguluyor.
Arhavi’de bölgenin doğal yapısının bozulması, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin olumsuz etkilenmesi ve insan sağlığının tehlikeye girmesi endişesi söz konusu. Ayrıca, madencilik faaliyetlerinin bölgede geri dönülmez çevresel hasarlara yol açacağı ve köylerin tarihî ve kültürel dokusunu yok edecek.
Nadir coğrafyalarından biri olarak öne çıkan Arhavi, zengin ekosistemleri, biyolojik çeşitliliği ve derin köklere sahip kadim kültürü ile biliniyor. Bu değerlerin korunması, gelecek nesillere aktarılması için madencilik faaliyetlerine karşı daha bilinçli ve sürdürülebilir bir yaklaşım benimsenmesi gerekiyor.