Ardanuç Kadın Platformu’nun düzenlediği bu etkinlikte, kadınlar güvenlik ve adalet taleplerini dile getirdi.
Ardanuç Kadın Platformu adına konuşan Kamile Kaya, yaptığı açıklamada kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin sistematik olduğunu vurguladı. “Bu topraklarda her gün öldürülüyor, tacize ya da tecavüze uğruyoruz. Kadın cinayetleri, şiddet, istismar tesadüf de değil, münferit de değil. Katledilen, şiddete uğrayan her kadının sorumlusu erkek egemen politikalardır,” dedi.
Kaya, erkek şiddetinin bu politikalarla cesaretlendirildiğini ifade ederken, İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesini ve 6284 sayılı kanuna yönelik saldırıları kadın cinayetlerinin artmasının başlıca nedenleri arasında gösterdi. Kaya, Eylül ayında 34 kadının öldürüldüğünü, 20 kadının ise şüpheli şekilde hayatını kaybettiğini belirtti.
Konuşmasında, 8 yaşındaki Narin Güran’ın katledilmesine ve köyün sessiz kalmasına, iki yaşındaki Sıla bebeğin tecavüz sonucu hayatını kaybetmesine ve Beyoğlu’nda sokakta yürüyen bir kadının iki erkek tarafından taciz edilmesine değinen Kaya, 4 Ekim’de 19 yaşındaki Ayşegül Halit ve İkbal Uzuner’in Semih Çelik isimli bir erkek tarafından canavarca katledildiğini hatırlattı.
“Her yer suç mahalli! Öfkeliyiz, isyandayız. Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz,” diyerek ülkede kadınların güvende olmadığını ve hükümetin bu konuda gerekli adımları atmamasını eleştirdi. Kaya, ayrıca adalet sisteminin faillere cezasızlık politikasıyla cesaret verdiğini ve kadınları korumakta yetersiz kaldığını belirtti.
Kadınların kendilerini korumak zorunda kaldıkları ortamdan rant elde eden kapitalist sisteme de dikkat çeken Kaya, bazı e-ticaret sitelerinde kadınların güvenliği için almak zorunda kaldıkları biber gazı ve benzeri ürünlere zam yapılmasını eleştirdi. “Kadınların yaşamak için korunmak zorunda kaldığı kaygıdan kar elde etmek kapitalizmin adıdır,” diye ekledi.
Yürüyüş, Kaya’nın kadınların patriyarkaya ve şiddete karşı birlikte mücadele edeceği mesajıyla sona erdi: “Kurtuluş yok, tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz. Kadın cinayetlerini önleyecek tedbirler almayan, adil yargılamayan, cezasızlık politikaları ile katillere cesaret veren iktidar güdümlü yargıdan şikayetçiyiz. Sokakları güvenli tutmak devletin görevidir. Ancak tacizden, saldırıdan, öldürülmekten korunmak için çeşitli önlemler almak zorunda kalıyoruz. Kadını bunları yapmak zorunda bırakan düzeniniz yıkılsın, yok olsun.”
“Kurtuluş yok, tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz. Tedirgin hissettirdiğiniz her kadının hesabını soracağız. Sokakları güvenli tutmak devletin görevidir. Ancak tacizden, saldırıdan, öldürülmekten korunmak için çeşitli önlemler almak zorunda kalıyoruz. Kadını bunları yapmak zorunda bırakan düzeniniz yıkılsın, yok olsun. Katillere, tacizcilere, cezasızlığa karşı sokaklardayız. Çocuk istismarı da, kadın cinayetleri de politiktir.
Bu ülkede kadınlar özgürce var olana kadar, bütün tacizciler, katiller ve işkenceciler hak ettikleri cezayı alana kadar kız kardeşlerimizle omuz omuza, yan yana, mücadele etmeye devam edeceğiz.
Tek bir adım bile geriye atmayacağız. Laiklik için, eşitlik için, özgürlük için, adalet için her yerdeyiz. Şu an döndürdüğümüz ellerimizde, umutla büyüteceğimiz bir gelecek var, biliyoruz.
Yaşamın her alanında; sömürüye, ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe, yoksulluğa, İslamcı faşizme karşı meydan okuyoruz. Katillerden hesabı, kadınlar soracak.
Evet, geçen gün 11 Ekim Kız Günü’ydü. Yas ve isyan günüydü. Kız çocuklarının daha güçlü, direngen olmaları için çağrı yapıyoruz. Anneden kızına kader değil kader değil, direniş kalacak. Kalanların gidenlere borcudur mücadele. Asla yalnız yürümeyeceksin. Yaşasın yaşam mücadelemiz, Yaşasın kadın dayanışması.”