Geleneksel yazma sanatçısı Veliye Martı, araştırmaları sırasında bulduğu Nefise Akpınar'a ait, 120-130 yıllık olduğu tahmin edilen ahşap baskı kalıplarını kullanarak yeni yazmalar (başörtüsü) üretti.
Veliye Martı, Kastamonu'da yaptığı araştırmalar sırasında, 1877-1966 yıllarında yaşayan Nefise Akpınar'ın torunlarının evinin ambarında bulunan ahşap baskı kalıplarına ulaştı.
Kalıpların bakımını yapan Martı, kalıplarla yeni yazmalar üretti. Martı'nın çalışmaları, "Tamamlanma" adıyla kentteki çeşitli yerlerde sergilendi.
Martı, ömrünün 35 yılını yazma sanatıyla geçirdiğini söyledi.
Geleneksel yazma ustası, araştırmacı ve sanatkar olduğunu dile getiren Martı, "Benim için uzun olan bu yolculukta Seydiler'deki Şehit Şerife Bacı Kültür Evi'ne yaptığımız ziyarette Nefise Akpınar'ın hikayesi ve kalıpları ile karşılaştım. Ailenin onayı ile bu hikaye ile çalışmalar yapmak istedim. Bir Nefise Akpınar hikayesi ortaya çıktı." dedi.
Nefise Akpınar'ın köyünde "Gelin Abla ve Baskıcı Kadın" olarak anıldığını belirten Martı, "Bir kadın mücadelesi beni etkiledi. Eşini 12 yıl askere gönderiyor. Üç çocuk annesi ve para kazanması gerekiyor. Bunu baskıcılık yaparak yapıyor. İpliğini alıyor, kumaşını yapıyor, baskısını yapıp satıyor. Önemli bir figür. Bir kadının tek başına verdiği mücadele beni etkiledi." diye konuştu.
Şehit Şerife Bacı ile örtüşen bir hikaye
Kalıplara uzun yıllar dokunulmadığını anlatan Martı, şunları kaydetti:
"1936 yılında işi bırakmış. Kalıpları temizledim, bakımını yaptım. Onlarla ilişki kurmaya çalıştım. Tamamen sembolik kalıplar. Ben böylece Kastamonu'nun farklı bir yüzünü görmüş oldum. Onun neticesinde baskıları yapmaya başladım. Benim için hepsinin bir anlamı vardı. Daha önce pek karşılaşmadığım kalıplardan biriydi 'ben' kalıpları. Küçük küçük noktalardan yapılan benler, Nefise Akpınar'ın imzası gibi bir şey. Aslında Kurtuluş Savaşı'nda cepheye cephane taşırken şehit olan Şehit Şerife Bacıyla da örtüşüyor. Nurettin Peker'in kitabından Şehit Şerife Bacı'nın çarının (Kastamonu yöresine özgü yazma) da benlerden olduğunu öğreniyoruz. Ben kalıplarına sadece Nefise Akpınar'da rastladım, onun ürettiğine inanıyorum."
"22 parça geleneksel çalışma yaptım"
Yaklaşık 4 yıldır bu hikayenin içinde olduğunu belirten Martı, "Nefise Akpınar'ın tarihi 72 kalıbından 22 parça geleneksel çalışma yaptım. Bunun dışında Nefise Akpınar'ın izlerini sürerek bulduğum yorgan, seccade ve sofra bezinden esinlenerek hazırladığım replikalardan, yeni çalışmalar ürettim. Bu çalışmalarla Nefise Akpınar hikayemi tamamlamış oldum." ifadelerini kullandı
Şehit Şerife Bacı Kültür Evi Yapma ve Yaşatma Derneği Başkanı Şerife Şahin ise kalıpların bulunma hikayesini şöyle anlattı:
"Nefise Akpınar, 1877 yılında Seydiler köyünde doğmuş, 1966 yılında Çırdak köyünde vefat etmiş. Gençliğinden itibaren bu baskı işlerini yapmış. Eşi askerdeyken ailesinin geçimini bu sayede yapmış. Eşi geldikten sonra 1936 yılında baskı işini bırakıyor. 2012'de Seydiler ilçemizde kültür evini açtığımızda çevreden eski eşyaları toplayarak yerel bir müze yaptık. Hüseyin Akpınar abimiz ziyaretinde babaannesine ait baskı kalıpları olduğunu söyledi. Veliye Hanım bir gün ziyarete geldiğinde ben Akpınar ailesinde ahşap kalıplar olduğunu söyledim. Çok mutlu oldu ve hemen Hüseyin Akpınar'ı aradık, kalıpları bize getirdi. Bu kalıpların 120-130 yıllık kalıplar olduğunu düşünüyoruz. 72 parça kalıp. Veliye Hanım bu eserlere yeniden hayat verdi."
Büşra Akpınar da Nefise Akpınar'ın torununun torunu olduğunu dile getirerek, Veliye Hanım'ın vesilesiyle Nefise Akpınar'ın döneminin ünlü bir sanatkarı olduğunu öğrendiklerini söyledi.
130 yıllık kalıpların evin ambarında durduğunu, dedesi Hüseyin Akpınar'ın kalıplardan bahsettiğini ve bir vesileyle Veliye Hanım'a ulaştığını anlatan Akpınar, "Veliye Hanım örnekleri olmadığını, özgün kalıplar olduğunu görüyor. Biz de sayesinde öğreniyoruz. Veliye Hanım'a ailemiz adına bizi böyle bir sanatkarla tekrar birleştirdiği için teşekkür ederiz." dedi.
Serginin küratörü Şilan Dağdelen de bu çalışmanın "Tamamlanma" adı altına çeşitli yerlerde sergilendiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Ben de Aslı Demirilyas ile bu sergilerin küratörlüğünü yapmaktayım. Bir kadın olarak bu hikayede küratör olarak bulunmaktan çok mutlu oldum."