DMM "Devlet Bahçeli Entübe Edildi" İddiasını Yalanladı DMM "Devlet Bahçeli Entübe Edildi" İddiasını Yalanladı

Borçka İlçe Vaizi Emre Saylak, Kur'an-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin hadislerinde aileye verilen önemin altını çizerek, ailedeki sevgiyi ve merhameti Allah’ın birer işareti olarak tanımladı. "Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir." (Rum, 30/21) ayetini hatırlatarak, aileyi bir güven kaynağı ve hayatın fırtınalarından korunmak için sağlam bir liman olarak nitelendirdi.
Emre Saylak, İslam’da aile içindeki iyiliğin sadece maddi yardımla sınırlı olmadığını, aynı zamanda manevi destek, anlayış, hoşgörü ve affetmeyi de içerdiğini belirtti. Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sünneti, aile bireylerinin birbirlerine karşı sorumluluk taşımasını ve her zaman iyilikle muamele etmelerini öğütler. Saylak, "Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti." (İsra, 23) ayetini örnek göstererek, ailedeki sevgi, saygı ve şefkatin önemine dikkat çekti.
Peygamber Efendimizin hadislerine de değinen Saylak, “Sizin en hayırlınız ailesine karşı en hayırlı olanıdır.” (İbn Mace) sözünün, ailedeki iyiliğin ve hayrın ne denli önemli olduğunu vurguladığını belirtti. Aile içinde birbirine karşı duyulan sevgi, saygı ve merhametin, toplumsal huzurun teminatı olduğuna işaret etti. Saylak, “İslam'da ailede iyilik, sadece maddi yardımlaşma değil, aynı zamanda manevi destek, anlayış, hoşgörü ve affetmeyi de içerir. Aile bireyleri, birbirlerinin kusurlarını örtmeli, hatalarını bağışlamalı ve her zaman birbirlerine karşı şefkatli olmalıdır.Bu noktada ailemizde iyiliğin yansımalarını görmek mümkündür. Anne-babalar, çocuklarına sevgi, şefkat ve merhametle yaklaşmalı, onların eğitimine ve gelişimine özen göstermelidir. Resul-i Ekrem Efendimiz, çocuklara daima önem verir, çevresindekilere yarının yetişkinleri olan çocuklara karşı nasıl davranılması gerektiğini öğütlerdi. Öyle ki, "Sana iyi davranmaları senin çocukların üzerindeki hakkındır. Aynı şekilde çocuklar arasında adil davranman da onların senin üzerindeki hakkıdır. (Ebu Davûd, Büyû' (İcâre), 83) buyurmuştur. Yine (Enes b. Malik anlatıyor:) Resülullah'a (s.a.s.) on sene hizmet ettim. Vallahi bana bir kez olsun 'Öf!' bile demedi. Herhangi bir şeyden dolayı, 'Niçin böyle yaptın?' ya da 'Şöyle yapsaydın ya!' diye azarlamadı."diyerek çocuğa olan bakışın nasıl olması gerektiğini ifade etmiştir.Tabiki iyilik anne baba hakkını da gözetmekten geçmektedir. Çocuklar da anne-babalarına saygı duymalı, onların nasihatlerini dinlemeli ve onlara karşı itaatkâr olmalıdır. Ebû Hüreyre’den(ra) nakledildiğine göre,Bir adam Allah Resûlü’ne gelerek, “Ey Allah’ın Resûlü, kendisine güzel davranıp yakınlık göstermemi en çok hak eden kimdir?” diye sordu. Hz. Peygamber, “Annen.” cevabını verdi. Adam, “Sonra kimdir?” diye sorunca Peygamber Efendimiz yine, “Annen.” buyurdu. Adam, “Sonra kimdir?” diye yeniden sorunca Peygamber Efendimiz, “Annen.” cevabını verdi. Bunun üzerine adam, “Sonra kimdir?” dedi. Allah Resûlü, “Sonra babandır.” buyurdu. (Buhârî, Edeb, 2).Yine Peygamberimiz;  “Rabbin hoşnutluğu babanın hoşnutluğundadır. Rabbin öfkesi ise babanın öfkesindedir.” (Tirmizî, Birr, 3) buyurarak itaat etme ve gönüllerini hoş tutma konusunda anne babayı çok önemli bir yere yerleştirmiştir. Karşılıklı verilen sevgi saygı ve muhabbet duygusu çocukta iyiliği ortaya çıkaracak, ihsan duygusunu ve karşılık beklemeksizin empati yaparak iyi olma şuuru kazandıracaktır. Ailede yerleşen bu yüce duygular dışarı taşacak ve iyiliğin dünyaya hakim olması yine buradan başlayacaktır.
Aile içi iletişim, aile fertlerinin karşılıklı olarak birbirlerini anlaması konumlarını takdir etmesi, empati yaparak uygun zamanda uygun davranışı sergilemesi olarak anlaşılmaktadır. Peygamber Efendimiz aile kurumuna ayrı bir değer vermiş, kötülüğün ve fuhşun önüne ancak sağlıklı ailelerle geçilebileceğini belirtmiştir. Sağlıklı ailelerin kurulmasını ve devamını sağlayan, eşler arası iletişimi besleyenen önemli ve temel değer, Allah’a iman ve bu imanın içselleştirilmesidir. Allah inancını içselleştiren eşler, Allah’ın her an ve her yerde kendileri ile beraber olduğunun bilincinde olurlar. Ayrıca, doğruluk, dürüstlük, sevgi, saygı, merhamet, şefkat ve iffet gibi değerler iletişimde vazgeçilmez unsurlardır. Hz. Peygamber, eşler arası iletişim sürecini “emanet” bilinci ve hassasiyetiyle ilişkilendirerek farklı bir boyut kazandırmış; “Şüphesiz kiKıyamet günü, Allah’ın en çok ehemmiyet vereceği emanet, kadın-koca arasındaki emanettir. Kadınla koca birbiriyle içli dışlı olduktan sonra, hanımının sırlarını erkeğin etrafa yayması o gün en büyük ihanettir” (Müslim1992: Nikâh, 123-124; Ebû Dâvûd 1992: Edeb, 37). ikazı ile aile mahremiyetinin korunması hususunda eşlere görev yüklemiş ve aile sırlarının ifşa edilmemesi yönünde uyarılarda bulunmuştur. Evlilikte yaşananları ve sırları “emanet” olarak gören eşler, bu emanete sadâkat göstererek ihanet etmezler.Yine "Müminlerin iman bakımından en mükemmeli ahlaki bakımdan en güzel olan ve ailesine şefkat ve mülayemetle davranandır.Kadınlara karşı hep hayır tavsiye edin. Zira onlar sizin yanınızda birer emanettir." (Tirmizî, İman 6; Ahmed, VI, 47,99) buyurarak emanet olduğunu bir kez daha ifade etmiştir.
"Eşlerinize yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, sakın onları dövmeyin ve onları incitecek çirkin sözler söylemeyin." (Tirmizî, Radâ' 11; İbn Mace, Nikah 4; Ahmed, V, 72-73; Nesâî, 'Işretü'n-Nisâ, s, 167) "Harcayacağın tüm harcamalardan dolayı, Allah'ın izniyle mükâfat alacaksın. Hatta eşinin ağzına verdiğin bir lokmanın bile karşılığını alacaksın." (Ebû Davûd, Nikah 40-41) "Sizden biri hem karısını köle gibi döver, hem de utanmadan sarılıp yatar." (Buhârî, İman 56; Müslim, Vasıyye, 5; Ebû Davûd, Vasayâ 2; Tirmizî, Vasayâ 1; Nesâî, Vasayâ 3) buyuran Hz. Peygamber, bu konuda en güzel örnekliği kendisi sunmuştur Eşler, birbirlerine karşı saygılı, anlayışlı ve hoşgörülü olmalıdır. Birbirlerinin haklarına riayet etmeli, birbirlerine destek olmalı ve birbirlerini mutlu etmek için çaba göstermelidir. Aile içinde yardımlaşma ve dayanışma: Bir aile içerisinde, bireyler görev ve sorumlulukları ölçüsünde birbirlerine yardımcı olurlar. Örnek bir insan olarak Hz.Peygamber de dinî, siyasî ve içtimaî alandaki görev ve sorumluklarını yerine getirmekle birlikte,aile bireyleri arasındaki yardımlaşma ve dayanışma noktasında gerektiğinde ev işlerine yardımcı olmaktan hoşlanırdı. Aile hayatında üzerine düşen işleri yerine getirerek, eşlerine yardımcı olmuş ve onların yüklerini hafifletmiştir.  Aile büyüklerine saygı ve hürmet: Aile büyükleri, tecrübeleri ve bilgileriyle aile için değerli birer kaynaktır. Onlara saygı duymak, onların nasihatlerini dinlemek ve onlara yardımcı olmak, İslam'ın önemli prensiplerindendir. Peygamberimiz de yaşlılara saygı gösterip onlara hizmet eden gençleri gördüğü zaman çok memnun olurdu. “Allah Teâlâ, yaşından ötürü bir ihtiyara saygı gösteren gence, yaşlılığında hizmet edecek kimseler gönderir.” derdi. (Tirmizî, Birr, 75)
 Çocuklara iyi örnek olmak ve onları iyi yetiştirmek: Anne-babalar, çocuklarına iyi birer örnek olmalı, onları dürüstlük, adalet, merhamet ve yardımseverlik gibi güzel ahlaki değerlerle yetiştirmelidir.Ailede iyilik, sadece bireylerin değil, tüm toplumun huzur ve mutluluğu için önemlidir. İyilikle dolu bir aile ortamı, bireylerin psikolojik ve duygusal gelişimini olumlu yönde etkiler, güçlü ve sağlıklı aile bağları oluşturur ve topluma faydalı bireyler yetiştirir. Ayrıca, ailede iyilik, Allah'ın rızasını kazanmaya ve dünya ve ahiret mutluluğuna vesile olur.İslam'da ailede iyilik, sadece bir tavsiye değil, aynı zamanda bir emirdir. Her Müslüman, ailesine karşı iyi davranmakla yükümlüdür. Unutmayalım ki, iyilikle dolu bir aile, cennetten bir köşe gibidir. Rabbim, hepimize ailemizle birlikte huzurlu, mutlu ve bereketli bir ömür nasip etsin.”

Editör: AYŞE ÖZDER