Çifteköprü Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin çağrısıyla Hopa Parkında, Artvinliler yaşam nöbeti tuttu.
Hopa Parkında Çifteköprü Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi çağrısı ile Artvinliler "yaşam nöbeti" için toplandı. Yaşam nöbetine katılan Artvinliler, “dosyadaki gizlik kararı kaldırılsın, soruşturma genişletilsin, azmettiriciler tutuklansın” diyerek önemli açıklamalarda bulundular.
Gerçekleşen yaşam nöbetine İstanbul Milletvekili CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, Hopa Belediye Başkanı Utku Cihan, Kemalpaşa Belediye Başkanı Erhan Yılmaz, Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Çervatoğlu ve yaşam savunucuları katılım gösterdi.
Çifteköprü Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi adına konuşma yapan Neslihan Topaloğlu, “Reşit için adalet sağlanana kadar, maden ruhsatları iptal edilene kadar mücadelemizi büyütmeye devam devam edeceğiz!” dedi.
“Yaşam alanlarımızı, emeğimizi yağmalayanların karşında duracağız!”
Topaloğlu, “3 ay önce Cankurtaran'da maden arama çıkartma faaliyetlerinin zeminini hazırlamak için Mesire Alanı Projesi adı altında yapılmak istenen doğa katliamına karşı tepki gösteren arkadaşlarımıza ateş açılmış Reşit Kibar arkadaşımız aramızdan alınmış ve iki arkadaşımız da yaralanmıştı. Bunun üzerine tetiği çeken Muhammet Ustabaş tutuklanmış, cinayet silahının sahibi olay yerinde bu saldırının organizasyonunun zeminini hazırlayan Fikret Merttük serbest bırakılmış, firma sahipleri ve ilişkili kişilerle ilgili bir işlem yapılamamıştır. Bir doğaseverin katliamının ardından etkin bir soruşturma yapılması gerekirken, dosyaya gizlilik kararı getirilmiş, doğrudan bilgiye ulaşım engellenmiştir. Yaşananlara tepki gösterenler Mutlu ve Yıllar tutuklanmış, dursun ali ifadelerinden kaynaklı 86 gün Kars ceza evine sürülerek, hiçbir dayanağı olmadan rehin tutulmuştur. Bu süreçte; doğasına sahip çıkanlar, çeşitli gerekçelerle düzenli olarak gözaltına alınmış, sindirilmeye çalışılmıştır.
Ama nafile, nasıl ki tutuklu arkadaşlarımızı aldık, aynı direnç ve öfkeyle Reşit' in hesabını da soracağız. Biliyoruz, yargıyı hak arayan doğa savunucuları, kadınlar, işçiler, öğrenciler, memurlar, aydınlar üzerinde bir sopa olarak kullanan AKP-MHP iktidarının yarattığı, çürümüş adalet düzeninin sonucudur içinde bulunduğumuz durum. Bizler reşit için gerçek adalet sağlanana kadar; dosyadaki gizlik kararı kaldırılsın, soruşturma genişletilsin, azmettiriciler tutuklansın demeye devam edeceğiz. Kamu yararı kapsamına soktuğunuz maden arama faaliyetleri ile sermayenin kar odağı halene getirdiğiniz doğamızın talanına karşı, maden ruhsatları iptal edilene kadar direnmeye devam edeceğiz. Arhavi'de madene VAMİNON diyenlerin sesini hep beraber yükselteceğiz. Maden şirketleri bir ağaç kesmek isterken iki kere düşünsün çünkü, memleketin her köşesinde binlerce Reşit Kibar olarak karşınıza dikileceğiz! Ormanlarımızı, derelerimizi koruyacak, bu memleketin hiçbir yerinde eksilmeyecek, dünden daha güçlü ve daha kararlı bir şekilde doğamızı, yaşam alanlarımızı, emeğimizi yağmalayanların karşında duracağız! Reşit için adalet sağlanana kadar, maden ruhsatları iptal edilene kadar mücadelemizi büyütmeye devam devam edeceğiz!” şeklinde konuştu.
“Doğamız üzerinden para kazanmanıza rant üretmenize izin vermeyeceğiz”
İstanbul Milletvekili CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, yaşam nöbetine katılarak Hopa ve Borçka’da gerçekleşen doğa mücadelesinde yanında olduklarını söyledi.
Günaydın, doğanın bir üretim faktörü olmadığını bu nedenle doğa üzerinden para kazanılmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Günaydın, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi; ““Sermaye adına devlet denilen ve aslında sermayenin ele geçirdiği yapı üzerinden doğaya, emeğe ve her türlü bizim üzerimizden büyüyen güzelliğe saldırıyor. Dünyanın 20. Büyük ekonomisi bu memleket güya ama bu memlekette 20 milyon insan mutfakta çorba kaynatamıyor. Çünkü bölüşüm ilişkileri memlekette dünyanın en bozuk ilk 3’üne girmiş. Özelleştirmeyle her türlü kaynağımıza zaten peşkeş çektiler. Satacak bir şey kalmadı. Şimdi artık uzunca bir zamandır gözleri ormanlarımızda, tarım alanlarımızda, kıyılarımızda, yaylalarımızda, tohumumuzda, insanımızda… Bunların tamamının bir hukuk düzenini de kurdular. Dediler ki ‘Acele Kamulaştırma’ yani bir maden firması bir yerin ruhsatını ele geçirmişse normal kamulaştırmaya tahammülü yok. Acele Kamulaştırma, bunun hukukunu da yapmışlar. Adına kanun diyorlar. Şunu biliyoruz ki evrensel hukuka uygun olmayan hiçbir şey bizim karşımıza bir hukuk düzeni olarak getirilemez. İmar hakkı devirleriyle adeta yoksulun elindeki en son kalan mülkleri de toplamayı kendilerine hak sayıyorlar. Bütün bunların karşısında mutlulukla ifade ediyorum ki Anadolu’nun onurlu insanları var. Bizim hiç birimizin ne tarım ne de orman alanlarında ne villası var ne de herhangi bir olanağı var. Biz sadece bu memleketin zenginliklerinin daha fazla yağma edilmesine izin vermeyecek olan bir topluluğuz. Ben bu çerçevede burada toplanan onurlu insanları ve elbette Türkiye’nin dört bir yanında böylesine doğa, ekosistem, yayla, orman, tarım alanı mücadelesine katılan tüm dostları saygıyla selamlıyorum. Doğa bir üretim faktörü değildir, doğamız üzerinden para kazanmanıza rant üretmenize izin vermeyeceğiz. Anadolu’nun kadim uygarlığını koruyacağız ve elbette bir gün sizi bu memleketten defedeceğiz.”
“Benim yaşam alanlarıma dokunmayacaksın!”
Rize CHP Milletvekili Tahsin Ocaklı, yaşam nöbetine katılarak “Tutsaklık bitti ama özgürlük daha gelmedi” diyerek Arhavi’de gerçekleşecek olan maden projesine ve Cankurtaran’da katledilen Reşit Kibar olaylarının takipçisi olacaklarını belirti.
Ocaklı, “Bu gerçekten böyle hem Hopa’da, hem Artvin’de, hem Rize’de Türkiye’de her yerde birçok alanda biliyoruz ki özgürlükte bir engel var. Bizi bekleyen tehlike şudur: Bizi direkt ilgilendiren yaşam alanlarda bir ekosistem var. Bu bazen akarsu, bazen orman başka şekilde bizim hayatımıza değen ve karakterimizi de oradan aldığımız bir durum. Bazı inanana göre Allah’tan, inanmayanlara göre coğrafi olarak bir şeyden diye bir sürü izahı yapılabilir. Temel mesele şurada iktidar bunu bilsin, bizim bu yaşam alanlarımız içinde ekosistemi bozabilecek, ekosistem üzerinde hem bizim yaşam hakkımızı zarara uğratacak ya da eksiltecek olan maden faaliyetleri gibi bazen hesler olabilir bazen resler olabilir bununla ilgili bir projelendirme yaptığınızda bizim kendimizden fikrimizi alın. Bizim onay vermediğimiz, bize ait olan alanlarda bu yatırımları yapmaya kalkmayın. Bu ilin yüzde 70’i maden sahası ilan edilmiş. Bunu yapabilecekler mi? Maden sahasını ilan ederken orman alanlarının yüzde 98’i, tarım alanlarının yüzde 60’ı hatta iskan alanlarının dahi yüzde 50’sini oluşturan bir işgal ile çok uluslu maden şirketlerine buraları peşkeş çekmeye kalkmak kabullenecek bir şey değildir. Yarın atalarımızın topraklarında ucuz iş gücü olarak çalışan bireyler olarak kalmak istemiyorsak bu projeleri durdurmamız lazım. Bu projeleri biz meclisten dolayı yaptığımız kanun teklifi, soru önergeleri vs. durduramıyor isek, yapamıyor ve dinlenmiyor isek o zaman demokratik direniş hakkımızı burada kullanıp mutlaka ve mutlaka bu şirketlere karşı bir direniş hakkını göstermemiz lazım. Bunların gayrisafi milli hasıla içindeki payı, Türkiye bütçesine olan payı maden şirketlerinin yüzde 1.6’dır. İstemiyorum oradan gelecek olan parayı arkadaş! Benim yaşam alanlarıma dokunmayacaksın! Bu mücadeleyi büyüyeceğiz. Burada Karadeniz’de bu vahşi madenciliğin özellikle 4. Grup sınıf maden işletmelerinin açılmasını mutlaka birlikte engelleyeceğiz. Bunun için hepimizin bu mücadeleye katılması çok kıymetlidir. Birlikte yapacağımıza inanıyorum. Tabi ki takibimizde olan diğer konu da Reşit Kibar’ın yargılaması, burada da iktidardan adil bir yargılama sorumluların gerçekten alacağı cezalar, elbette Hopa ve Türkiye halkının da gündeminde olacaktır. Biz onun da takipçisi olacağız” şeklinde konuştu.